Bugün Türkiye’de her yıl 100’ün üzerinde festival düzenlenmektedir. Hemen hemen bütün şehirlerde ulusal ve uluslararası festivallerin gerçekleştirildiği görülmektedir. Müzik festivalleri açısından bakıldığında, Türkiye’de artık köklü müzik festivallerinin oluştuğu düşünülebilir. Avrupa Festivaller Birliği üyesi olan festival Aspendos Opera ve Bale Festivali ise dünya çapında ün kazanmıştır. 
Film festivalleri açısından bir değerlendirme yapıldığında ise Antalya Altın Portakal Film Festivali Türkiye’nin Oscar’ı niteliğindedir. 
Türkiye’deki birçok festival dünyanın her yerinden katılımcıların ilgisini çekebilecek niteliktedir. Ancak bu festivallerin hak ettiği ilgiyi görmemesi ve hatırı sayılır sayıda katılımcıyı cezbetmiyor olması, pazarlama faaliyetlerinin yetersiz veya etkin olmadığından kaynaklanıyor olabilir. Genel bir değerlendirme yapılacak olursa Türkiye’nin tarihi, kültürel ve ekonomik alt yapısı dünyada ses getirecek festivallerin gerçekleştirilebileceğini düşündürmektedir. Bu açıdan Türkiye artık zaman kaybetmeden kültürel vizyon geliştirerek festivallerin pazarlanmasının önemini kavramalıdır. 
Gelişmiş ülkelerde çeşitli türden festivallere yapılan yatırımlar, verilen önem ve iyi tanıtım, bu etkinliklerin iyi pazarlanması ile farklı ülkelerden binlerce katılımcıyı cezbetmektedir. Bu durum, kültür ekonomisi kapsamında hem ev sahibi ülkeye önemli gelir sağlayabilir, hem de dolaylı olarak diğer kültürel değerlerin tanınmasına ve böylece ülkenin imajının gelişmesine etkide bulunabilir. 
Dünyada ve ülkemizde katılımcı sayılarının ve gerçekleştirildikleri bölgeye ekonomik katkılarının hızla arttığı festivallerin, ülkemizde pazarlama açısından çok daha etkin yapılanması gerektiği düşünülmektedir. Artan talep ve tüketici beklentileri de, festivallerin mevcut durumunun iyileştirilmesini gerektirmektedir. Özellikle uluslararası festivallerin geniş kitlelere ulaşması, Türkiye’nin imajını geliştirerek kültürel ekonominin daha da canlanmasına neden olur diyorum.