Siyasetçiler daha etkin bir biçimde politika üretebilmek için söz konusu araştırmalara ihtiyaç duyarken iletişimciler de kendi alanlarında okuyucularına, dinleyicilerine veya seyircilerine seçim tahminleri aktarabilmek, değerlendirmeler yapabilmek için seçim araştırmalarına önem vermektedirler.
Siyasal kanaatlerini neredeyse sandık başında belirleyen önemli ölçüde seçmenin bulunduğu bir ülkede, “bilimselliği ve tutarlılığı koro halinde tasdik edilen” bir araştırmanın seçmenin karar sürecine bir veri olarak girmeyeceğini beklemek yanıltıcı olur.
Kamuoyu araştırmaları belli bir konuda kamuoyunun eğilimlerini belirlemek üzere tasarımlanan bir araştırmadır. Daha geniş bir biçimde tanımlamak gerekirse kamuoyu araştırmaları, kamuoyunu temsil etmek üzere seçilen bir örnek grubu oluşturan bireylerle görüşülerek belirli bir konu hakkındaki eğilimlerini, görüşlerini, kanaatlerini ya da kimi zaman tutum ve davranışlarını saptamak amacıyla yapılan araştırmadır.
Kamuoyu araştırma sonuçlarının güvenilir olması o araştırmada hata payının az olması demektir. Bu anlamda seçim araştırmalarında gerçek sonuçlara en yakın sonucu alan kamuoyu araştırması diğerlerine göre daha güvenilir olanıdır.
Geçtiğimiz gün kamu araştırma yapan bir şirket aralarında Antalya’nın da olduğu 10 büyükşehirde sonuçları yayınladı. Nasıl bir araştırma yaptıkları tartışılır. Bu kentlerin birçoğunun ilçe belediye başkan adaylarının tamamı bile açıklanmamışken nasıl oluyorsa seçim sonuçları üzerine yüzdeler vererek filanca aday öndedir demek inandırıcı değildir.
31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler diğerlerine göre farklıdır. İttifakların adaylarının yarışacağı bir seçim yaşanacaktır. Kamuoyu araştırması yapan şirketler seçimlere ‘duygusal’ yaklaşmamalıdır diyorum.
