Şiddet konuşmayalım,  toplumu etkileyecek olumsuz olayları reklamasyona çevirmeyelim, akıllara düşürmeyelim dedikçe yazmamızı ve konuşmamızı gerektiren olaylar ortaya çıkıyor.

Şehit cenazesinde fiziksel şiddete maruz kalan muhalefet partisinin Genel Başkanının, yaşadıklarından tutun da 23 Nisan’da cinsel tacize uğrayan çocuğumun hastaneye kaldırılmasına kadar,  pisliğe batmış durumdayız.  Utanç içindeyim. Üzülmek; hissettiğim diğer duygular yanında tarifi yetersiz bir kelime olarak kalıyor. Koruyamıyor, korunamıyoruz.  Cezai yaptırımların yetersiz olduğunun hepimiz farkındayız ancak idam istemek de şiddetin bir parçası. Yaşadığımız öfkeyi yine bir şiddet yolu ile (kendimizce sonrasına önlem almak adına) sürdürmeye devam ediyoruz.

Cezai yaptırım yetersiz ise, idam yok ise ne yapalım da önüne geçelim diyecekseniz? Zor bir kere. Ne yaparsak yapalım toplumda birkaç tane böyle çıkacak hepsini kontrol altına alamayız fakat bu profildeki insanların zarar vermeden farkedilmeleri için yapılacak şeyler var. Mesela ruh sağlığı alanında çalışan tüm uzmanların devlet desteği ile sigorta kapsamında halka tedavi sunuyor olması lazım. Ve bunun bir lüks değil zorunlu bir ihtiyaç kategorisinde yer alması gerek.  Zorunlu sağlık sigortasının içinde 3-6 aylık periyotlar ile rutin olarak ruh sağlığı uzmanı muayanesi olmalı.

Çünkü bu insanlar sadece çocuğumuza cinsel istismarda, akranlarına fiziksel şiddette bulunmuyor. Hayvana da tecavüz edebiliyor. Suç eğilimi de yoğun olabiliyor. İşlenen suç sonrasında toplumun sağlığını da mağduru da onarmak çok daha zor olduğundan bunları öngörmenin bir yoludur rutin muayeneler. En sağlıklı önlem bu. Nasıl ki kanserin erken tanısında hayat kurtuluyor, erken tanı ve tedavi ile çocuklarımızı da koruyabiliriz. Özel testler ve klinik gözlem ile kişilerin eğilimleri ön görülebilir. Tedavi için de suça eğilimli kişiler bu sebeple ulaşılabilir olur. Dere kuruduktan sonra su taşıması zaman alır eski formunu bulmaz.  Bizim dereyi beslememiz lazım.

Gün geçtikçe daha kötü bir hal alıyoruz. Bir zaman sonra şaşırmamaya başlayacağız ki bu en korkulası, gelinebilecek insanlık dışı nokta. Ancak süreç bizi buna yönlendirecek gibi görünüyor. En kısa zamanda gerekli adımların atılıp, insanlıktan soğumama dileklerim ile…