Sevgili okurlarım dün 29 Ekim, Cumhuriyetimizin ilanının 97. yılıydı. Bugün sizlere biraz milli duygulardan ve bu duygulara aslında ne kadar ihtiyacımız olduğundan, özellikle çocuklarımıza neden milli duyguları aşılamamız gerektiğinden bahsedeceğim.
    Şüphesiz insanların en temel ihtiyaçlarından birisi "ben" ve "biz" olma ihtiyacıdır. Bunu uzun yıllar önce Maslow'un temel ihtiyaçlar hiyerarşisinde bulunan beş kategoride de gözlemleyebiliriz. Bu ihtiyaçlar barınma, beslenmeyi kapsarken, ayrıca sevme sevilme, ait olma gibi duyguları da kapsamaktadır. Sonuç olarak her birey için bir gruba ait olmak, beslenmek kadar önemli bir ihtiyaçtır. Ait olduğumuz en temel grup ailedir. Her çocuğun temel bakıcısı ailesidir ve bildiğiniz gibi bu çocuğun gelişimsel sürecinde en büyük rolü oynar. İçinde yetiştiği aile belirli değerlere sahiptir ve çocuk zaman içerisinde kendi değerlerini de bu doğrultuda şekillendirir. Daha sonrasında arkadaş grubu, gittiği okul yine ait olduğu diğer gruplar haline gelir. Sınıfına ve okuluna bağlı bir çocuk dışarıda okulunu daha iyi temsil eder bilgi yarışmasında, okullar arası maçlarda tahmin edersiniz ki "biz" ruhuyla daha iyi performans gösterir.
     Daha küçük gruplardan bahsettikten sonra asıl konuya gelecek olursak bir diğer "biz" ruhu da ulusal açıdan yaşanır. Eskiden her gün çocuklarımız andımızı tekrarlarken hem ailesel bağlılık ve kültürel açıdan büyüğe saygı küçüğe sevgi, hem okul açısından başarı ve birliktelik hem de çemberin en büyük halkası olan vatana hizmet ve bağlılığı öğreniyorlardı. Yıllarca süren bu ve bunun gibi diğer bazı geleneksel alışkanlıklarımız fanatik olmakla eleştirildi. Fakat bunlar insanların en temel ihtiyaçlarını karşıladıkları benlik ve bizlik duygularını besledikleri, içinde yaşadığı ülkeye, insanlarına ve geleceğe güvenlerini artırdıkları bir törendi. Ne yazık ki 2018 yılında Türkiye'den Avruya'ya göç edenlerin sayısı %27,7 oranında artış gösterdi. Essex Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Profesörü Ayşe Güveli'nin yaptığı araştırmaya göre Avrupa'ya göç eden vatandaşlarımız Türkiye'de kalanlara göre daha az ulusal kimlik savunucusu. Bu demek oluyor ki ulusal değerlerimizi yitirmeye başladığımız noktada bu ülke için çalışan beyinlerimizi her geçen gün daha çok kaybediyoruz. Ancak bu duygular en temel duygularımız olduğu için göç eden vatandaşlarımızın gittikleri yerde de bu eksikliği dolduramayacaklarından eminim bir psikolog olarak ve çalışmalar yine bu söylemimi destekler nitelikte. Araştırmalar öyle gösteriyor ki Avruya'ya göç eden Türk vatandaşlarının %70'i Türkiye'ye geri dönüyor.
     Uzun lafın kısası dostlarım, bir gruba ait olmak ki bu sadece bir düşünceyi savunup örneğin haklının yanında olmak da olabilir, bizim en temel ihtiyaçlarımızdan birisi. Çünkü bu duygu bizim benlik duygumuzla kimliğimizle doğrudan alakalı. En küçük halka biz, ailemiz ve daha sonrasında yaşadığımız yer, vatanımız ve elbette en geniş halka tüm dünya. Biz en küçük halkaları sağlam kurabilirsek iyi bir vatandaş da oluruz iyi bir insan da oluruz. Bu yüzden milli duygular bir fanatizm değil, tam tersi iyi insan olma yolunda en gerekli olan ihtiyaçlarımızdan birisidir. Çocuklarınıza milli duyguları aşılarken korkmayın. Yalnızca bu duyguları da aşılamayın elbette iyi bir vatandaş olmak öncelikle iyi bir insan olmaktan geçer. Onlara hayvanları korumayı, insanları ayırt etmemeyi öğretin. Adaleti öğretin, cumhuriyetçiliği öğretin ki gelecekte iradeyi ve iradeye saygıyı bilsin. Sevgiyle kalın.