Dün öğleden sonra ofisten çıktım, önce Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı çalışmaların ne düzeye geldiğini görmek için Hasan Subaşı Caddesi’nden geçip, Kalekapısı’na ulaştım.
Dayı’dan bir bardak taze sıkılmış portakal suyu içtim.
“Dayı” dedimse lakabı falan sanılmasın. Eşimin dayısı aynı zamanda benim de dayım oluyor da.
Portakal suyumuzu içerken, Kalekapısı esnafından biri geldi yanıma.
Esnaf arkadaş gelir gelmez gözlerimin içerisine bakıp, “Akaydın buraları gezdi” demez mi?
“Antalya’nın Büyükşehir belediye başkanı burayı da gezer, başka yeri de. Başkanlık makamı oturma yeri değildir” dedim.,
Ben miyim bunu diyen?
“İyi de o makam aynı zamanda ağlama makamı mı ki?” cevabını vermez mi?
Bu sefer ben onun gözlerinin içine baktım ve bakarken de içimden, “Sıkıysa bunu size geldiğinde yüzüne söyleseydiniz” diye geçirdim.
Öyle bir bakış fırlatmışım ki?
“Bizlere, Belediyecilikte herkesi memnun etmenin kolay olmadığını, Merkezi hükümetten yeterince para gelmediğini, bunun da yegana nedenlerinin Antalya’nın turizminden para kazananların vergilerini İstanbul’a ödendiğinden kaynaklandığını söyledi” demez mi?
Sanki bunları bilmeyen mi var?
Büyüklerimiz, “Sorunu getiren çözümü de beraberinde getirecek ki, o sorunun bir parçası olmasın” der de.
2009 yerel seçimleri öncesi, “Merak etme hemşerim Antalya Ankara’dan zengin” naraları atan muhterem, 4 yıl sonra Ankara’dan Antalya’ya yetirince para gelmediğinden yakınıyor.
Efendim vaatleri hep boş çıkan Akaydın 4 yıllık belediye başkanlığı süresince hep borç ödemiş.
Sanki ondan öncekiler geçmişin borçlarının üzerine sünger çektiler de Antalya’nın Büyükşehir Belediye Başkanı Kalekapısı esnafını ziyaretinde borçtan yakınmaya devam ediyor.
“Mendil vermediniz mi kendisine size bunları söylerken” diyecek oldum, makama saygımı kaybetmek istemediğimden demedim.
İyi de.,
Hakikaten Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Kalekapısı Esnafının da dediği gibi ağlama makamı mı ki?
Neymiş efendim, maliyeti 1 milyon lirayı geçen 42 tane yatırım yapmış.
Hani nerede?
Biz mi körüz yoksa Akaydın mı yalancı?
Hasan Subaşı Caddesi’ni 5 ayda bitiremeyen zihniyet, burası için de, “Bizim yatırımımız” diyor.
Ve hala yüklenici firma parasını alamadığı için de, Mustafa Akaydın kendi yatırımı olan Hasan Subaşı Caddesi’ni vatandaşın hizmetine açamıyor.
Hem de geçen cumartesi günü için, “Açıyoruz” duyurularına rağmen.
Millet keriz!..
Bülbül gibi şakı, yerlerse yerler.
Yemeyen gargara yapsın.
Kalekapısı soluklanmamızı bitirdik, Gazeteciler Cemiyeti’nin Kaleiçi’ndeki Merkezine doğru yürüyorum.
Paşa camiinin önüne geldim biri, “Haberin var mı, Büyükşehir Belediye Başkanı buradan geçti” demez mi?
Lafı hiç eveletip, geveletmeden, konuşmasına bile fırsat vermeden, “Kolundan tutup cami önüne götürseydin” diyecek oldum, demedim.
“Antalya’nın başkanı gezer, tozar arkadaş. Helal olsun adama. Bir dakika durmuyor” deyip, yürüdüm yoluma.
Sende yürü be hoca!..
Kim tutar seni?
Trend Haberler

Ali Yılmaz’ın tüm mal varlığına el konuldu

Meğer Narenciye’yi Karabulut almış!

Ali Yılmaz dahil 8 kişi cezaevine gönderildi

Antalya’nın köklü kuyumcusu sessizce kapandı: Gökhan Böcek yaktı ve kaçtı

Ali Yılmaz gözaltında

Yapay zeka terapi yerine geçemez: Empatiyi sadece taklit eder