11-12 Mayıs’ta Antalya, “dünya çapında çok önemli bir zirve”ye daha ev sahipliği yapacak..

Adı, “Güçlü Şehirler Ağı 1’inci Küresel Zirvesi”..

Bu zirvede dünyanın en önemli şehirlerinin belediye başkanları ve heyetleri ağırlanacak..

Yani..

Dünyada gözler bir kez daha Antalya’ya çevrilecek..

Çünkü..

Bu zirve; şu anda bütün dünyanın başına bela olan/edilen “terörle ve teröre yol açan şiddete varan aşırılıkla mücadeleyi” esas alıyor..

ŞİDDETE VARAN AŞIRILIK

Şimdi bunlara biraz açıklık getirelim..

“Teröre yol açan şiddete varan aşırılık” ne demek?

İletişim teknolojisi geliştikçe, hem haberleşme kanallarını hem de sosyal medyayı çok iyi kullanan “terörden beslenen küresel güçler”in birinci hedefi, “gençlerin beyinlerini yıkamak”..

Böylece etkileri altına almak..

Ve ideolojik, sosyal, siyasi, ekonomik slogan ve söylemlere daha çabuk ve sorgusuzca inanan/kanan gençleri “şiddete varan aşırılıklara” yöneltmek, istedikleri gibi kullanmak..

Önce protesto, sonra eylem, daha sonra da şiddete başvurma eğitimleriyle “teröre” yöneltmek..

Yaklaşık 50 yıldır süren ülkemizdeki PKK terörünü, çocukların ve gençlerin ön saflara atılarak nasıl kullanıldıklarını düşünürseniz, “bu zirvenin amacını” daha iyi anlarsınız..

BATAKLIĞI KURUTMAK LAZIM

İşte bunun önüne geçmek için geçen yıl bir “harekat” başlatıldı..

Bu harekatın adı, “Güçlü Şehirler Ağı”..

Harekatın amacı da, “terörü kaynağında kurutmak”..

Biliyorsunuz..

Sadece güvenlik güçleriyle verilen mücadele hem yeterli olmuyor, hem de çok fazla ekonomik kayıplara neden oluyor..

Nasıl ki sivrisinekle “larva” döneminde yapılan mücadele etkin bir sonuç veriyorsa, terörle mücadele için de daha gençler etki altına girmeden mücadelenin yapılması gerekiyor..

Peki bu nasıl olacak?

Yerel yöneticilerin bu mücadeledeki rolü ne?

İşte harekatın özü burası..

Belediyeler, “sosyal projeler” geliştirerek ve bunları yayarak gençlerin kafalarını insanlık adına daha olumlu yönlere çevirip, “şiddete yönelmelerine” engel olmaya çalışacak..

Ağa üye olan şehirler, şiddete varan aşırıcılığın her türüyle mücadele edecek..

Bu mücadele hiç bir din, millet veya etnik grupla sınırlandırılmayacak..

Yerel yönetimler, şehirdeki bütün toplulukları kucaklayıcı olacak, onlarla işbirliği yapacak, ayrımcılık yapmayacak ve uluslararası insan hakları standartlarına uyacak..

ANTALYA NİYE DAVET EDİLDİ?

Gördüğünüz gibi, düşünce ve harekat planı çok güzel..

Geçtiğimiz yıl ABD Başkanı Barack Obama’nın himayesinde başlatılan bu harekat için bir tanıtım toplantısı yapıldı..

Toplantıya New York, Londra, Paris, Oslo, Kopenhag gibi, “terörden en çok canı yanan” kentler başta olmak üzere Afrika, Asya, Avrupa ve Amerika ülkelerinden 20 kentin yöneticisi katıldı..

Bu kentler arasında Antalya da vardı..

İyi de..

Antalya “terörden canı yanan bir kent” değildi, buna rağmen bu toplantıya niye çağrıldı?

Çünkü..

Terörden canı yanan şehirlere, “terörle en iyi mücadeleyi vermiş ve terör olayı neredeyse hiç yaşamamış örnek bir kent”  olarak Antalya’yı göstermek, örnek olarak alınmasını sağlamak için çağrıldı..

Bizim için “övünç kaynağı” olan bu davete 2015 eylül ayında Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel katılmışlardı..

Bu bir tanıtım toplantısıydı..

Ve her yıl bir başka şehirde olmak üzere “Güçlü Şehirler Ağı Küresel Zirvesi”nin ilkinin Paris’te yapılması kararlaştırıldı..

Paris Belediyesi’nin mazeret bildirmesi üzerine “zirve” için Antalya kararı alındı..

BUNU HEP BİRLİKTE YAPALIM

Bu zirve, Antalya adına gerçekten çok güzel gelişme..

Antalya artık, “dünya süper ligine yükselmiş bir kent” durumuna geldi..

Bu durum; Antalya’da başta turizm olmak üzere birçok konuda her sektöre büyük katkılar sağlayacak..

Türel diyor ki:

“Antalya bir barış ve huzur şehridir..

Antalya dünyanın en güvenli şehirlerinden birisidir ve öyle kalacaktır..

Antalya’da huzur ve güvenliğin korunması, gençlerimizin ve çocuklarımızın aşırıcılıktan korunması, Antalya’nın küresel terör tehdidi karşısında güçlü bir şehir olması için bütün halkımızla, Emniyet’ten Milli Eğitime bütün kurumlarımızla ve sivil toplum örgütlerimizle birlikte çalışacağız..”

Hadi gelin, “bu harekata” hep birlikte destek olalım, katkı koyalım..