AKAYDIN’IN DAVA ETTİĞİ YAZI-2

Okumuş-üfürmüş adam.. / 28 Eylül 2010

Yerel seçimlerden bu yana..
Antalya’da olan-bitene bir anlam vermeye çalışıyorum..
Bir Başkan adayı çıktı karşımıza..
“Okumuş-üfürmüş adam” olarak kabul gördü ve seçildi..
Bir önceki Başkan’dan daha iyi işler yapar diye bekledik..
Olmadı..

Dünyada her şey “anlık” değişiyor..
İster istemez Antalya da buna ayak uydurmak zorunda..
Kentin günlük, haftalık, aylık, yıllık, hatta daha öteye giden çok değişik ihtiyaçları var..
Bunları zamanında yapmazsanız..
Dünyanın ve yaşamın gerisinde kalırsınız..
Geç kaldığınız her gün “mesafe” daha da açılır..
Yeni seçilen Başkan okumuş-üfürmüş adamdır..
Bunları düşünür, gereğini de yapar diye bekledik..
Olmadı..

Yeni seçtiğimiz Başkan, baktı Antalya’nın ihtiyaçları konusunda “yetersiz” kalıyor..
“O zaman” dedi, “ben bu kenti eğlendirerek oyalayayım..”
Dediğini de yaptı..
Ancak..
Bu eğlenme işini o kadar abarttı ki..
Sonu kötü biten olaylar yaşanıyor artık..
Yeni Başkan’ın “yetersizliği” ortaya çıkmaya başladı..
Ağır sözlerle eleştirilmeye başladı..

İşte bu noktada..
Yeni Başkan “kişiliğini” ortaya koyuverdi..
Son düzenlediği Oktoberfest konusunda önce yerleşik yabancılar eleştirdi..
Ardından STK’lar ve siyasetçilerin ağır eleştirileri geldi..
Başkan’ın bunlara cevabı çok netti:
“Ben memnunum, ötesi fasa-fiso..”
Yani, “benim memnun olmam yeterli, eleştirileriniz beni hiç ilgilendirmiyor..”
Oysa..
“Halkın söylediği benim için emirdir” diyen O’ydu..
Daha da ileri gitti..
Bira festivaline de katılan ve aldığı aşırı alkol nedeniyle ölen genç için duyarsızlığını ortaya koydu:
“İçmesini bilmiyorsa, ben ne yapayım..”
Bu söyledikleri ulusal medyaya da yansıyınca “yan çizdi”..
Hemen “çok üzüldüğünü” belirten bir açıklama yaptı..

Merak ettim..
“Kimseye aldırmayan, kendisini herkesten büyük gören, üzücü olayların hiçbirinde kendine toz kondurmayan kişiliklere ne ad verilir” diye araştırdım..
Uzmanlara sordum..
İki şey çıktı karşıma..
BİR.. Antisosyal Kişilik Bozukluğu..
İKİ.. Mogolamani..
“Bunlar nedir” diye sordum..
Anlatılanlar, bizim yeni Başkan’a neredeyse tıpatıp uyuyordu..

Örneğin, “Megolamani” şöyle tarif ediliyor:
“Megalomani ya da büyüklük hezeyanı ya da büyüklük kuruntusu, kişinin kendisine gerçekle uyuşmayan üstün nitelikler yakıştırmasıdır..
Bu tür kişilerde..
Kendilerini aşırı beğenme, üstünlük ve büyüklük hissine kapılma, başkalarının duygu ve düşüncelerini anlayamama, kendisine karşı yapılan eleştirilere katlanamayıp aşırı hassasiyet gösterme gibi özellikler vardır..”
“Antisosyal kişilik bozukluğu” ise şöyle anlatılıyor:
“Bireyin, başkalarının haklarına ve kurallarına sürekli olarak saygısızlık etmesi, saldırıda bulunması ve buna bağlı olarak gelişen davranışlara verilen isimdir..
Genelde erkekler arasında daha fazla görülür..
Pek çok araştırmacı antisosyal kişilik bozukluğunu ve sosyopat kişiliği aynı anlamda kullanır..”

Bunları, “yeni Başkan’ımızda psikolojik bozukluk var” diye yazmıyorum..
Ama..
Seçildiği günden bu yana..
“Ortaya koyduğu tutum ve davranışlara.. Sergilediği ‘alaycı’ tavırlara.. Antalya’nın sorunlarına gösterdiği duyarsızlıklara.. Eleştiriler karşısındaki aldırmazlıklara” bakınca..
“Antalya nereye gidiyor” diye bir endişe kapladı içimi..
İşte Antalya, işte Başkan..
Ve işte uzmanların söyledikleri..
Siz endişe etmiyor musunuz?

………………………

NOT: Endişelerimde haklı çıktığım için (Antalya adına) gerçekten üzgünüm..