Geçen yıl İngiltere'de bir referandum yapıldı, konusu Ülkenin Avrupa Birliği'nden çıkıp çıkmaması üzerine... Ve İngilizlerin yanılmıyorsam %51'i "çıkalım" dedi! Üstelik bu referandum, gerek Avrupa Birliği gerekse İngiltere açısından hayati öneme sahipti. Ve bu referandum kampanyası süresince hiç bir İngiliz, diğerine, Evet ya da Hayır dedin diye "vatan haini" damgası vurmadı!

Bizim TBMM geçen hafta yeni bir Anayasa teklifini görüştü ve konuyu millete havale etti, referandum yapılsın dedi.

Bugün itibariyle referandum tarihi açıklanmış değil, CHP Meclis kararını Anayasa Mahkemesi'ne götürecek, oradan ne karar çıkacak belli değil, hatta Meclis kararı bugün itibariyle Cumhurbaşkanlığına iletilmiş bile değil. Yani "an itibariyle" referandumun yapılıp yapılmayacağı yüzde yüz kesin değil! Yani maç başlamamış, hakem düdük çalmamış.

Ama, fakat, hey hat! O da ne! Halk içinde "büyük savaş" başladı bile!
Şimdiden "EVET" diyenler vatan haini, "HAYIR" diyenler de, ülkenin güçlenmesini istemeyen fitne yuvası olarak ilan edilmiş durumda!

Adam sosyal medya hesabından, bu hakkı kendisinde nereden buluyorsa, tehdit savuruyor; "ey falanca, sen niye görüşünü beyan etmiyorsun? Vakti zamanı gelince görüşeceğiz seninle!!". Sana ne kardeşim, sana ne? Sen niçin “evet” ya da “hayır” demek istediğini, denilmesi gerektiğini söyle, dile getir, senin gibi düşünmeyenleri ikna etmeye çalış. Ama bu tehditkâr dil ne, senin haddine mi? Ne oluyor, nedir bu had bilmezlik Allah aşkına?

Bir başkası durur mu, o da çıkıp kameranın karşısına, "benim kararım şu, eeee, Ahmet, sen ne diyorsun bakalım bu hususta!?!?!?" diyerek diğerini kararını açıklamaya zorluyor. Mesajı alan kişi de, belki gönüllü, belki de gönülsüz, kararını açıklamak zorunda kalıyor. Bu da açıkçası hiç şık durmuyor. Evet, sen kendi görüşünü açıkla, serbest, ama bir başkasını buna zorlama, bu hiç de demokratik görünmüyor bana.

"Falanca 'evet' dediği için ben 'hayır' diyorum" diye slogan atıyor bir başka yiğit sosyal medya kullanıcısı. Diğer yiğit de karşılık veriyor; "filanca 'hayır' diyorsa benim oyum "evet"! Peki kardeşim senin aklın, fikrin, irfanın, vicdanın, izanın yok mu? Nedir bu gaflet? Nedir bu cehalet? Yani arkadaş yorumlamak, analiz etmek, ölçmek, tartmak ihtiyacı duymuyor. Buna vakti yok! Çok acelesi ve önünde bekleyen büyük işleri var, laboratuvarda deney yapmakla meşgul! Rakibi ne diyorsa tam tersini yapmak onun için yeterli!

Dediğim gibi, henüz referandumun ne zaman yapılacağı bile resmen açıklanmış değil, ama sokakta, evlerde, kahvehanelerde ve sosyal medyada savaş başladı bile.

Ne diyelim, "gazamız mübarek olsun!".