SES Antalya Şube Eş Başkanı Şükran İçöz, vakalardaki artışa dikkat çekerek, “Covid-19 salgınının başından itibaren salgında bilimsel gerekliliklere uygun, halk sağlığını korumayı önceleyen, sağlık ve sosyal hizmet emekçileri başta olmak üzere tüm emekçilerin haklarını koruyan bir yöntem izlenmesinin sağlanması için mücadele ediyoruz. Salgının ilk gününden beri ve tüm aşamalarında uyarılarımızı, değerlendirmelerimizi, bilimsel yaklaşımlarla oluşturulmuş taleplerimizi hem paylaştık, hem de bunların sağlanması için alanda mücadele ettik. Ancak yoğun mücadelemize, sağlık emekçilerinin tüm çabalarına rağmen sendikamızın, TTB'nin, meslek örgütlerinin ve bilim insanlarının tüm uyarılarına kulak tıkanarak sürdürülen, aslında sürdürülemeyen salgın yönetimi bugün vakalarda karşı karşıya olunan artışın sorumlusudur. Halkın sağlığı-sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin sağlığı için yanlışta ısrardan vazgeçilmeli, önerilerimiz dikkate alınmalıdır” dedi.
Okulların durumu
Salgının ilerlediğini, vakaların arttığını hatırlatan İçöz, “ İlimiz Antalya dahil tüm yurtta salgın ilerlemekte, vakalar artmaktadır. Önümüzdeki dönem gribal enfeksiyonların da yaygınlaştığı dönemler olacağından endişemiz daha da artmaktadır. Bu nedenle artık salgınla mücadele için zaman kaybetmeden gerekli tüm önlemler hızla alınmalıdır. Sahillerin, piknik alanlarının, AVM’lerin, pazaryerlerinin, toplu kullanım alanlarının kontrolsüz ve bilinçsiz kullanılması korkularımızı kat be kat arttırıyor. Önümüzdeki sürecin önemli gündemlerinden biri de okulların açılmasıdır. Bu koşullarda okulların bu ortamda açılması doğru değildir. Okulların planlanan sürede açılma kararından bir an önce vazgeçilmeli, eğitim alanında örgütlü sendikalar ve emek meslek örgütleri ile acilen bir araya gelinerek çocukların hem sağlık hem de eğitim ihtiyaçları göz önünde bulundurularak bunların nasıl sağlanacağı değerlendirilmeli ve ona göre planlama yapılmalıdır” diye konuştu.
‘Hayatlar risk altında’
‘Tüm bu tablo içerisinde gerekli ve yeterli tedbirler alınmadığı için salgın boyunca ne yazık ki 51 sağlık emekçisi hayatını kaybetmiştir’ diyen İçöz, “Binlercesi enfekte olmaktadır. Hayatını kaybeden her bir sağlık emekçisinden sonra nedenler ve eksiklikler tespit edilip nerede yanlış yaptık denilerek, tekrar can kaybı yaşanmaması için tedbirlerin düzenlenmesi gerekirken ne yazık ki hiç bir kaybımızdan ders çıkartılmamaktadır. Tedbirlerdeki eksiklerde ısrar edilmekte, canlarımız, hayatlarımız riske atılmaktadır. İdari izinli olmaları gerekirken aktif olarak çalıştırılan, yeterli ekipman sağlanmadığı için korunamayan, çalışma koşulları ve sağlık organizasyonundaki eksiklikler nedeniyle hayatlarını ve sağlıklarını kaybeden sağlık emekçileri mevcutken, bu gibi yanlışlarda hala ısrar edilmektedir. Sağlık emekçileri, artan vaka sayıları ve sağlık kurumlarının yoğunluğunda halen çok yoğun şekilde, hakları sağlanmadan, sağlıkları korunmadan, riskleri artarak çalıştırılmaya devam edilmektedir.
Sağlık emekçilerinin salgın döneminde acil sorunlarının hemen vakit kaybetmeden çözülmesi gerekmektedir. Sağlık emekçilerine test yapmaktan kaçınmaktan vazgeçin. Sağlık emekçilerine rutin test uygulamasını bir an önce başlatın. Pozitif çıkan sağlık emekçilerini hiç bir koşul altında çalışmaya zorlamayın. Tedavileri bittikten sonra 14 günlük karantina süresini bitirmeden çalışmaya zorlamayın. Temaslı sağlık emekçilerinin tamamına, semptom gösterip göstermediğine bakmaksızın test yapın, gerekli tedavi ve izolasyonu sağlayın” ifadelerini kullandı.
‘Sağlık emekçileri risk altında’
Covid-19’un iş kazası ve meslek hastalığı olduğunu dile getiren Şükran İçöz, “Covid servislerinden diğer servislere geçen sağlık emekçilerine test uygulamadan servislerde çalışmaya zorlamayın. Enfekte olan sağlık emekçilerinin iş kazası-meslek hastalığı bildirimi yapılması önündeki tüm engelleri kaldırılmalıdır. Salgının başından itibaren sağlık emekçilerine tavandan verileceği iddia edilen döner sermaye ödemelerinde çok ciddi eşitsizlikler, adaletsizlikler ve ödenmeme durumları yaşanmıştır. 1 Haziran sonrasında bu eksik ödemeler ise tamamen kaldırılmıştır. Dönüşümlü çalışmadan kaynaklanan idari, senelik izin, nöbet ücreti vb. hakları verilmemiştir. Sağlık emekçileri risk altında çalışırken ekonomik ve sosyal hakları da gasp edilmiştir. Sağlık emekçilerinin ayrım gözetmeksizin tamamının insanca yaşayacakları, emeklerinin karşılığı olacak temel ücret alabilmeleri, en düşük temel ücretin yoksulluk sınırının üzerine çıkartılması için acilen düzenleme yapılmalıdır” diyerek konuşmasını tamamladı.
Esra ALTUNKES
Okulların durumu
Salgının ilerlediğini, vakaların arttığını hatırlatan İçöz, “ İlimiz Antalya dahil tüm yurtta salgın ilerlemekte, vakalar artmaktadır. Önümüzdeki dönem gribal enfeksiyonların da yaygınlaştığı dönemler olacağından endişemiz daha da artmaktadır. Bu nedenle artık salgınla mücadele için zaman kaybetmeden gerekli tüm önlemler hızla alınmalıdır. Sahillerin, piknik alanlarının, AVM’lerin, pazaryerlerinin, toplu kullanım alanlarının kontrolsüz ve bilinçsiz kullanılması korkularımızı kat be kat arttırıyor. Önümüzdeki sürecin önemli gündemlerinden biri de okulların açılmasıdır. Bu koşullarda okulların bu ortamda açılması doğru değildir. Okulların planlanan sürede açılma kararından bir an önce vazgeçilmeli, eğitim alanında örgütlü sendikalar ve emek meslek örgütleri ile acilen bir araya gelinerek çocukların hem sağlık hem de eğitim ihtiyaçları göz önünde bulundurularak bunların nasıl sağlanacağı değerlendirilmeli ve ona göre planlama yapılmalıdır” diye konuştu.
‘Hayatlar risk altında’
‘Tüm bu tablo içerisinde gerekli ve yeterli tedbirler alınmadığı için salgın boyunca ne yazık ki 51 sağlık emekçisi hayatını kaybetmiştir’ diyen İçöz, “Binlercesi enfekte olmaktadır. Hayatını kaybeden her bir sağlık emekçisinden sonra nedenler ve eksiklikler tespit edilip nerede yanlış yaptık denilerek, tekrar can kaybı yaşanmaması için tedbirlerin düzenlenmesi gerekirken ne yazık ki hiç bir kaybımızdan ders çıkartılmamaktadır. Tedbirlerdeki eksiklerde ısrar edilmekte, canlarımız, hayatlarımız riske atılmaktadır. İdari izinli olmaları gerekirken aktif olarak çalıştırılan, yeterli ekipman sağlanmadığı için korunamayan, çalışma koşulları ve sağlık organizasyonundaki eksiklikler nedeniyle hayatlarını ve sağlıklarını kaybeden sağlık emekçileri mevcutken, bu gibi yanlışlarda hala ısrar edilmektedir. Sağlık emekçileri, artan vaka sayıları ve sağlık kurumlarının yoğunluğunda halen çok yoğun şekilde, hakları sağlanmadan, sağlıkları korunmadan, riskleri artarak çalıştırılmaya devam edilmektedir.
Sağlık emekçilerinin salgın döneminde acil sorunlarının hemen vakit kaybetmeden çözülmesi gerekmektedir. Sağlık emekçilerine test yapmaktan kaçınmaktan vazgeçin. Sağlık emekçilerine rutin test uygulamasını bir an önce başlatın. Pozitif çıkan sağlık emekçilerini hiç bir koşul altında çalışmaya zorlamayın. Tedavileri bittikten sonra 14 günlük karantina süresini bitirmeden çalışmaya zorlamayın. Temaslı sağlık emekçilerinin tamamına, semptom gösterip göstermediğine bakmaksızın test yapın, gerekli tedavi ve izolasyonu sağlayın” ifadelerini kullandı.
‘Sağlık emekçileri risk altında’
Covid-19’un iş kazası ve meslek hastalığı olduğunu dile getiren Şükran İçöz, “Covid servislerinden diğer servislere geçen sağlık emekçilerine test uygulamadan servislerde çalışmaya zorlamayın. Enfekte olan sağlık emekçilerinin iş kazası-meslek hastalığı bildirimi yapılması önündeki tüm engelleri kaldırılmalıdır. Salgının başından itibaren sağlık emekçilerine tavandan verileceği iddia edilen döner sermaye ödemelerinde çok ciddi eşitsizlikler, adaletsizlikler ve ödenmeme durumları yaşanmıştır. 1 Haziran sonrasında bu eksik ödemeler ise tamamen kaldırılmıştır. Dönüşümlü çalışmadan kaynaklanan idari, senelik izin, nöbet ücreti vb. hakları verilmemiştir. Sağlık emekçileri risk altında çalışırken ekonomik ve sosyal hakları da gasp edilmiştir. Sağlık emekçilerinin ayrım gözetmeksizin tamamının insanca yaşayacakları, emeklerinin karşılığı olacak temel ücret alabilmeleri, en düşük temel ücretin yoksulluk sınırının üzerine çıkartılması için acilen düzenleme yapılmalıdır” diyerek konuşmasını tamamladı.
Esra ALTUNKES