Tanımlayamadığımız bir büyüsü vardır ilkbaharın. Kış bitiminde bir sabah sebepsiz mutlu uyandıysanız mesela bilin ki artık bahar gelmiştir. Siz her ne kadar ben kış insanıyım deseniz de bu aylarda tıpkı ağaçlar gibi sizin de içinizde çiçekler açar. İlkbahar insanlar için ise artık uzun bir uykudan uyanışın ve kendini dışarı atmanın zamanı gelmiştir. İlkbaharın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz havanın ılık olması. Çünkü bu mevsimde yazın kavurucu sıcağına, kışın ise dondurucu soğuğuna inat gönül rahatlığıyla dışarı çıkabilirsiniz. Özellikle her şeyin tam kararında olduğu nisan ve mayıs ayları, yanınıza bir ceket alıp sokağa fırlamak için birebirdir. Böylece gittiğiniz bir kafede yazın olduğu gibi güneşten kaçmak yerine, güneşin direkt size vurduğu yerlere oturursunuz. Güneş tüm sevimliliğiyle sizin yeni dostunuzdur. “Yaz geliyor acil kilo vermem gerek” diyenlerden tutun, “Bütün kış bir yere gidemedik” diyenlere kadar herkesi memnun edecek mevsimdir ilkbahar. Sahiller hiç olmadığı kadar güzel, neşeli ve cıvıl cıvıldır. Hal böyle olunca mis gibi bahar havasını içinize çekip yürüyüş yapmanın keyfi de bir başka olur. Sabah saatlerinden akşam saatlerine kadar dilediğiniz zaman yürüyüşe çıkabileceğiniz bu aylarda, parklar ve bahçeler de dolup taşar. Tabi ki ilkbaharla birlikte güzelleşen şeylerden bahsederken deniz sevdalılarını unutmak olmaz. Özellikle gerek yerli gerek yabancı turistler tarafında sıklıkla tercih edilen Akdeniz plajları, bildiğiniz üzere yaz aylarında dolup taşıyor. İşte bu nedenle hem kalabalıktan hem de yaz aylarındaki zaman zaman bunaltıcı olabilen sıcaklardan hoşlanmayanlar için, Akdeniz'in en ideal mevsimi ilkbahar oluyor. Üstelik yalnızca bununla da kalmayıp deniz sezonunu erkenden açma şansına erişebiliyorsunuz. Maalesef bu yıl böyle olmadı. Sessiz İlkbaharı yaşadık ve haziran sonuna kadar böyle sürecek gibi. Koronavirüs önlemleri nedeniyle evlerimize kapandık, doğa ile pek iç içe olamadık ama kazancımız yaşam oldu.