Ligin ikinci haftasında bir deplasman seç deseler, muhakkak ki Ankara deplasmanı olurdu. Hava şartlarının uygun olması bizim gibi takımlar için önemli.
Hele bir de rakibin Süper Lig’e bu yıl adım atmışsa ve ligin en vasat takımlarından biriyse, bu durum senin için iki kere avantaja dönüşür.
Maç özelinde değerlendirirsek; mecburi değişiklikler dışında planlamada farklılık olmadan, geçen hafta olduğu gibi aynı organizasyon ile sahaya çıkan bir takımımız vardı.
Peki işe yaradı mı?
Skor olarak evet, fakat oyun olarak sınıfta kaldık.
Dinamizmi düşük, tempoyu artıramayan bir takım hüviyetindeydik. Ancak ne olursa olsun benim için 3 puan, oyundan da performanstan da daha önemli. Özellikle de son yıllarda deplasman fobisi yaşayan, sezon sonlarında taraftara “düşecek miyiz?” korkusu yaşatan bir takım için 2’de 2 ile başlamak büyük iş.
Gelelim bundan sonra yapılacaklara:
En az 3 transferin bu takıma monte edilmesi gerekiyor. Tabii Nuri Şahin döneminde alınan oyuncular gibi değil; doğrudan ilk 11’de oynayabilecek, savunmanın yükünü orta sahada hafifletecek, banko isimlere ihtiyaç var.
Süreç başkandan teknik ekibe kadar pozitif ilerlemekte. Bu noktadan sonra taraftara daha büyük iş düşüyor.
Kombine biletinden formasına kadar her türlü desteği vermek şart.