“Millete var da bize niye yok” diye düşünmek benim en doğal hakkım mı?
Dün için öyle yapmıştım.
Ancak.,
Hoca, belediye serasında yetiştirdiği organik domatesleri bazı tanıdıklarına gönderirken bir an şahsımı ayrı tuttuğunu sanarak, dün duygularımı bu köşeden dile getirmiştim ya.,
Yazı ile birlikte her şey gün yüzüne çıktı dostlar.
Meğer Hoca’nın organik domates servisinde bendenizin de ismi varmış.
Şifa Çiçek’in yazıyı okuyunca kafasına dank edip konuyu aktarmasıyla öğrenebildim.
Efendim..
Organik domates kargo dağıtım elamanı Akdeniz Manşet’e de uğramış. Bir tane Şifa’ya, bir tane de bana olan kargo teslim edilmiş. Şifa da ofiste o gün ben olmadığımdan buz dolabında koruma altına almış.
Bir gün sonra da Şifa’nın da ofiste olmadığından, iki gün boyunca organik domates olayını ancak Mehmet Talay ve Ahmet Dökdök’ün yazılarından, Hüsnü Şahin’in de, “Bana da gönderdi harikaydı” hava basışından öğrendim ki bir hışımla gazeteye gelip, dünkü yazıyı kaleme alıverdim.
Şahsıma gönderilen organik domates olayını da, yazım çıktığı gün sabahı Şifa’nın elinde poşetle odama girdiğinde gördüm..
Bu vesileyle dünkü, “Hoca’ya küstüm” hitabını geri çekiyorum.
Yani artık küskün değilim.
Bir anlık yanlış anlaşılma olayı deyip geçelim mi?
Hoca kesin geçmez de.
Hatta üç yıldır her karşılaştığımızda yaptığı gibi; şu yolun solu asfaltlanmasını olayını yüzüme vururcasına, domates konusunu da aynı şekilde şamar gibi suratıma çarpacağından adım gibi eminim.
Ama olsun.
O düne kadar her ne kadar Akdeniz Üniversitesi’nde okuyan öğrencilerin hocasıysa, bana bir a harfinin nasıl telaffuz edildiğini dahi öğretmediğine, dolayısıyla eğitim konusunda şahsıma zerre kadar katkı koymamasına rağmen, benimde hocam!..
Emin olun tamamıyla oturduğu makama saygıdan.
Dün elime geçen organik domates paketinin içerisindeki notun son bölümünde Hoca’nın şu ifadeleri bulunuyordu;
“Size gönderdiğimiz ve Çüneşev'de yetişen domateslerden oluşan bu küçük armağanla, tamamen doğal yöntemlerle yetiştirdiğimiz ürünümüzü denemenizi istedik. Temiz bir çevre ve doğa dostu enerji anlayışının tüm dünyaya egemen olması dileğimle.
Biraz şüpheli şekilde de olsa domateslerden çekine çekine tattık.
Belli mi olur.
“Belki de bizimkilerinin içerisine imha ilacı enjekte etmiştir” diye düşünmek en doğal hakkımız değil mi?
Budur tereddüt’ümüz.
Tadarken yanı başımızdakilere, “Bir iki saat içerisinde bende, mide bulantısı, baş dönmesi ve kusma gibi değişimler görürseniz ivedilikle ambulans çağırıp hastaneye yetiştirin” demeyi de tembihlemeyi unutmadık!..
Tadı nefisti.
Şimdi asıl meseleye gelelim.
Organik domates yetiştirebilmek tabi ki önemli. Hele, hele bunu belediye serasında yapabilmek apayrı bir ayrıcalık!.Ancak asıl önemli olan, biz bundan sonraki süreçte aynı tatta domatesi nereden bulabileceğimiz?.
“Yaptım oldu bitti” zihniyetiyle hareket etmek olmaz.
Olmaz olmamasına da, dün sabah Hüsnü Şahin telefon açtı. Dedi ki, “Senin için bir paket organik domates geldi. İçinde organik hıyar da var” demez mi?
Ben hıyar değil ya. Domatesin yanında biber istemiştim biber.
Dört yıldır bir tane göremedik ancak, dileriz önümüzdeki 7-8 aylık süreç için Hoca Antalya kenti için bir tane organik proje üretir de, o koltuğu öyle terk eder.