İnsanoğlunun yeni yerler görme ve öğrenme merakı, eski çağlardan günümüze birçok insanı ekonomik, kültürel ve diğer nedenlerle seyahat etmeye zorlamıştır. Sosyal ve ekonomik gelişmeye paralel olarak, kişisel gelir düzeyinin yükselmesi, ulaşım araçlarının hız ve kapasitesinin artması ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, çalışma süresinin azalması, ücretli tatillerin artması gibi nedenlerle zamanla bütün dünya insanlarını etkileyen turizm faaliyeti, bugün çok büyük boyutlara ulaşarak, uluslararası bir nitelik kazanmıştır.

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde kitle turizmi büyük ölçüde gelişmiş ülkelerin talep yapıları tarafından biçimlendirilmektedir.

Kitle turizminin olumlu ekonomik etkilerinden faydalanmayı hedefleyen Türkiye’de bu turizm tarzını teşvik etmeye yönelik kamu politikalarını yaklaşık 60 yıl önce beş yıllık kalkınma planlarıyla oluşturdu.

Yabancı kitle turizmine yönelik devlet teşvikleri ile özellikle Akdeniz ve Ege gibi kıyı bölgeleri tercih edildi. Bu bölgelere gelen yabancı turist sayısında önemli artışlar yaşandı.

Yıllar geçtikçe sürdürülebilir turizm tipleri de kendini göstermeye başladı. Ekoturizm, kültür turizmi, trekking, doğa turizmi, agroturizm, konferans turizmi, sağlık-spa turizmi, dini turizm, macera ve spor turizmi gibi yeni turizm türleri son yılların yükselen eğilimleri haline geldi.

Antalya geçtiğimiz sezonu çok iyi geçirdi. Yeni yılın ilk ayında gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında fuarlarda yerimizi aldık. Önümüzdeki aylarda da bu fuarlar bir bir kapılarını açacak. Dünyanın birçok ülkesinde fuarlarda Antalya’nın ve ülkenin tanıtımını nasıl yapıyoruz. Daha çok tatilciyi getirmek için sadece broşür mü dağıtıyoruz. Otelci otelini tanıtırken, bölgesini de tanıtıyor mu?

Gazipaşa’dan Kaş’a kadar çok geniş bir coğrafyamız açık hava müzesidir. Bu müzede kaç eseri tanıtıyoruz. Antalya’nın tarihini yabancı misafirlerimize göstermeliyiz. Antalya’ya tatile gelen turisti burnumuzun dibindeki antik kente veya tiyatroya bile götüremiyoruz.

İnanıyorum ki Alanya’ya 15 günlüğüne tatile gelen turistin birçoğu tarihi kaleyi bile ziyaret etmiyor. Keza Manavgat’ta tatil yapan turist açık hava müzesi olan Side’yi görmeden ülkesine dönüyor. Serik, Kemer, Kaş, Demre için de geçerli. Antalya tarihini tanıtamıyor ve pazarlayamıyor, mesele bu. Antalya’da her yıl rahatlıkla 40 milyon turisti ağırlayabilecek kapasiteye sahibiz.