Bugünlerde CHP ve MHP’ye yönelik en büyük eleştirilerden biri de, “muhalefet anlayışları”..

Biliyorsunuz..

Bizde iktidar ne yaparsa “tu kaka”dır..

Sürekli “kötüleme ve karalama” yapanlar “iyi muhalefet” yaptığını falan sanıyor..

Ve tabii ki, böyle düşünen de yapan da sonunda yanılıyor..

Benim çok uzun bir süredir en sık eleştirdiğim bu “siyasi tutum” nihayet gündeme oturmaya başladı..

Umarım bu konu tartışılır da, doğru bir mecraya oturur..

Yalnız, bu “tu-kaka”cılar siyasetçi olunca bir yerde hoş görülebiliyor da..

“Gazeteci kesimi”ne ne oluyor, bunu anlamıyorum..

Gazete manşetlerini ve köşe yazarlarını izliyorsanız, siyasilerin “muhalefet anlayışı”nı basında da görüyorsunuzdur..

Bir örnek..

Hatırlayın..

Büyük gazetelerden biri olmak için sürekli iktidara saldıran bir yayın organı sürmanşetten 9 sütuna iki satır koca koca başlıklarla şunu yazmıştı:

“TAYYİP’İ ELEŞTİREN GAZETECİ İŞTEN ATILDI..”

Başlık dikkatimi çekti..

Nihayetinde ben de her gün yazı yazıp bol bol eleştiren bir gazeteciydim..

“Bir olayı anlatıyordur, gayet normal” diye düşündüm önce..

Sonra haberi okudum..

Hayır..

Amacı bir olayı anlatmak değil, (siyasetçilerin yaptığı gibi) sadece o olayı iktidara çamur atacak bir malzeme yapmaktı..

46 yıldır bu mesleği yapıyorum..

Yılların verdiği tecrübeyle, hangi gazeteci ne yaparken aslında neyi amaçlıyor anlıyorsunuz artık..

Düşündüm..

Bu ülkenin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Tayyip” diyecek kadar nezaketsiz bir gazeteci düşünemiyorum..

Ben 8 yıldır rektörlüğüne-hocalığına-başkanlığına-hatta kişiliğine ve insanlığına bile karşı olduğum Mustafa Akaydın’ı yazdım..

O’nun en büyük muhaliflerinden biriyim..

Eleştiriyorum..

Yeri geliyor yerin dibine soktuğum bile oluyor..

Ama..

Hiçbir yazımda “Mustafa” dediğimi hatırlamıyorum..

“O benim başkanım değil” diye yazmadım..

Bu nedenle..

“Tayyip” diyen gazeteciyi de, bu başlığın atılmasına izin veren gazete yönetimini de çok ayıpladım..

Geçelim..

Yine düşünüyorum..

Evet..

O gazeteci, Başbakan’ı eleştirdiği için işten atılmış olabilir..

Ama..

Bunu Başbakan’ın istediğine asla inanmıyorum..

Olsa olsa, “durumdan kendine vazife çıkaran” yönetici veya gazete sahibinin yaptığı bir iştir bu..

Sırf “muhalefet yapmak ve kötülemek” amacıyla bunu iktidarın işi gibi göstermek, tek kelimeyle aymazlıktır..

Son günlerde, özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki hezimetin ardından Ak Parti’ye karşı olan siyasetçi ve gazeteciler, bu “tu-kaka” siyasetine iyice sarıldılar..

Ve “Ak Parti ile Recep Tayyip Erdoğan’ın doğru işler yaptığını” söyleyen ve yazan gazetecileri “itibarsızlaştırma” gayreti içine girdiler..

Bunu bazıları kalabalık bir ortamda, bazıları da TV’deki programında veya köşe yazısında, “taraftır” diyerek, aklı sıra “olaylara objektif bakamayan biri” durumuna sokmaya çalışıyor..

Gariptir, kendisinin “hangi tarafta” olduğuna hiç bakmıyor..

Diyeceğim o ki..

Siyasetçilerimiz de gazetecilerimiz de siyasete biraz “kalite” getirmeli artık..

İktidar iktidarlığını, muhalefet muhalefetliğini bilmeli..

Özellikle “karalama-kötüleme” yoluna gidilmemeli, yanlışı varsa millete anlatılmalı, doğrusu da ortaya konmalıdır..

Böyle olursa..

Ne “tasmalı gazeteci” kalır bu ülkede, ne de “edepsiz” siyasetçi..

Bunu biraz düşünün..