Gerekli-gereksiz personelle bütün kadroları şişirdiğini, bir kişinin yapacağı iş için neredeyse 3 kişi alındığını belirtiyoruz zaman zaman..
Bunları yazınca hemen birileri çıkıyor ve “adamın ekmeğiyle niye oynuyorsun kardeşim” diye saldırıya geçiyor..
Sanki, o kişiyi işten çıkarınca beni alacaklar..
…
Biz bunları niye yazıyoruz?
Akaydın döneminde Antalya’nın iyi yönetilmediğini ve hizmet alamadığını vurgulamak için..
Büyükşehir Belediyesi ve ASAT’ın, Akaydın’ın şişirdiği kadrolar yüzünden “yatırıma ve hizmete” yeterince kaynak aktarmakta çok zorlandıklarını kamuoyunun bilgisine sunmak için..
Şişirilen kadrolar yüzünden (doğal olarak) “çalışan”dan çok “çalışmayan” olduğunu, yani bedavadan maaş alanlar olduğunu, ama bu parada herkesin hakkı olduğunu göstermek için..
Başkanlığı beceremeyen birinin “milletvekili adayı” yapılmaya çalışıldığını, bunun yine Antalya’ya zarar vereceğini anlatmak için..
…
Şu anda (eminim) hem Menderes Türel hem de Faruk Karaçay “PERSONEL” konusunda zaman zaman çaresiz kalıyorlar..
Bir ilçe belediye başkanı, “kadrolu elemana dokunmaya gücümüz yetmiyor, yasalar onlardan yana, iş yapmayan birini yerinden bile oynatamıyorum” demişti..
Biliyorsunuz..
Geçtiğimiz yıl TBMM’de kabul edilen bir “Torba Yasa” ile sözleşmeliler ve kamuda çalışan taşeron elemanlarına “kadro” hakkı tanınmıştı..
Akaydın’ın fazladan aldığı elemanların çok büyük bir çoğunluğu bundan yararlandı..
Şimdi Türel ve Karaçay hiçbirine dokunamıyor..
Yapacakları tek şey; Bütünşehir Yasası ile yetki alanı bütün ili kapsayan Antalya’da, bu insanları “verimli” kullanmak ve çalışır hale getirmek için ilçelerde görevlendirmek..
Ama..
Bunu bile yaptıklarında, muhalefet ve bazı basın organları Türel ve Karaçay’ı “işçi düşmanı” ilan ediveriyor..
Bu durumda Türel de, Karaçay da, “aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” çaresizliğini yaşamak zorunda kalıyor..
Türel’in seçim vaadleri var..
Bunları yerine getirmek, sözlerini tutmak zorunda..
Önceki döneminde “iyi işler” yaptığı için bugün yeniden seçildi, bu çıtayı yükseltmesi gerekiyor..
Bunları yapabilmesi için hem işe göre adama, hem de paraya ihtiyacı var..
İşe göre adam alamıyor, kadro kat kat şişirilmiş..
Yeterince kaynak ayırmakta zorlanıyor, çünkü Büyükşehir gelirlerinin büyük bir kısmı maaşlara gidiyor..
Durumlarını anlayın artık..
…
Öte yandan..
CHP’li oldukları için veya CHP’li yakınları olduğu için işe alınanların –neredeyse- hepsi, şu anda Ak Parti’li oluverdiler..
“Kral öldü yaşasın kral” diyorlar..
Bu da yetmiyor..
Çalışanlardan bazılarını ilçelerde görevlendirmeye kalktıklarında, buna önce Ak Parti’lilerden itiraz geliyor..
“Yahu yapma, çoluğu-çocuğu var” gibi duygusal yaklaşım gösteriyorlar..
Tamam çıkarılmasın da, “verimli çalıştırılabilecek” bir personel politikası uygulanmasına kimsenin itiraz etmemesi gerekiyor..
O “fazladan işe alınanlar” dahi belediyeden veya ASAT’tan hizmet alamadıklarında şikayet etmesini biliyorlar..
Ama, fazladan ödenen maaşlar ve çalışmayan personel yüzünden hizmet alamadıklarını hiç düşünmüyorlar..
…
CHP’li ve Ak Parti’li efendiler..
Türel ve Karaçay’ı biraz rahat bırakın..
Sonuçta her ikisi de Antalya’nın “daha iyi yaşanabilir bir kent” olması için çaba gösteriyor..
Bırakın diledikleri gibi bir çalışma ortamı yaratsınlar kendilerine..
Başarılı olurlarsa kazanan “Antalya” olacak..
Başaramazlarsa, -tıpkı Akaydın gibi- tıpış tıpış gönderilecekler..
Ama..
Şimdi bırakın da çalışsınlar biraz..
Antalya’yı birazcık seviyorsanız, gölge etmeyin yeter..