Antalyamıza ne Vali dayanıyor, ne bürokrat. Geliyorlar, biraz kalıp gidiyorlar. Tam ısınıyorlar, Antalya’yı tanıyorlar dediğimizde turist misali gidiyorlar.

Antalya eski Valisi Sebahattin Öztürk’te olduğu gibi. Daha dün gibi hatırlıyorum sayın Valimizin basına verdiği hoş geldim kahvaltısını. 16 ay önce tanışmıştı bizimle. İlk basınla buluşmasında, ilk konuşmasında merak etmiştim. Kimdir, necidir, nasıl konuşur, şehri nasıl yönetir, makamı nasıl temsil eder, diyalogu nasıl?

İlk konuşmasında sayın Öztük’ü biraz garipsemiştim. Nasıl yani demiştim. Dağınık bir konuşması, sıra dışı bir üslubu vardı. Heyecanlanmış bir damat gibi cümle kurguları topu değildi.

Aradan günler geçti dernek ziyaretlerimizde bir araya geldik kendisi ile. Tanımadığım yönlerini gördüm kendisinin. Yaşadığı şehre ne katkısı oldu diye de hep sordum kendime.

16 ay sonra ayrılık kahvaltısında da sormak istediklerim vardı. Bir kısmını kendi cevaplandırdı, bazılarını ise ben es geçtim. Çünkü zaten merkez Antalya’yı es geçmesini söylemişti. Öztük’ü aldı İçişleri Bakanlığı Müsteşarı olarak seçti.

16 ayda ne yaptı sayın Öztürk derseniz. Esasen yapmak istediklerini yapacak kadar kalmadı. Zaten ilk 3 ay hayırlı olsun ziyaretleri, sonra 3 ay Antalya’yı tanıma gayreti, diğer 3 ay bu sorun nasıl çözülür tespiti, kaldığı süre içinde bir 3 ay kadar da karşılama, temsil, ziyaret dertleri ve sonrasında geriye kalan ah benim Antalya’m.

Bir Valinin kente faydası olacağı zaman gitmesi, ancak kendisinin tecrübe edinmesine katkı sağlar. Bu yüzden bu kadar kısa süreli kalmalar için bir formül bulunmalı.

Çözüm bulunur mu bilinmez ama vatandaşın sorunları çözüm bekliyor. Bu nedenle de sayın Öztük’e Antalya’da vatandaşların en çok şikayet ettiği sorunlar nelerdi dedim. Sanki farlı bir cevap beklerdim. Çünkü ben sorunsuz bir Antalya hayal ederdim.

Elbet sadece hayaldi benimki. Öztük’ün verdiği cevap ise tam bir Antalya klasiğiydi. En çok şikayet toplu taşımadan. Ne bekliyordum ki!... Kendilerinin söylemine göre başkan indirip bindiren topluluk, hep şikayet konusu. Disiplin edilmesi elzem gerçeğimiz toplu taşıma sistemi, Öztük’ün bile masasındaki en büyük derdi.

Diğer bir sorunun okullardan geldiğini söylediğinde ise film şeridi gibi isyan eden aileler geldi gözümün önüne. Veliler dertli, çözmek isteyenler dertli. Şikayet var da, sorunlarda ne çözüm, ne iyileşme var. Şikayet boşa şikayet. Adeta karşılıksız çek.

Diğer bir sorum ise Valiliğin sosyal medya ağları ile ilgiliydi. Siz yazın Valiliğin resmi sosyal medya ağlarına, alın cevabınızı. Aldığınız cevap cevapsızlık. Ne geri dönen var, ne de sorun çözüldü diyen. İhbarı iletene bir teşekkür bile yok. Duyarlılığı ödüllendiren yok. Sebahattin Öztürk bu konudaki eksikliği benim ağzımdan giderayak duymuş oldu. Artık kalanlar çözecek, biz alkışlayacağız.

Antalya’ya verdiğiniz emek için teşekkürler eski Valimiz, yeni Müsteşarımız. Yolunuz açık olsun. İlk kahvaltıdaki utangaç damat gitmiş, veda buluşmasında sorunları bilen, akıcı konuşmasını etkili cümleler ile birleştiren, esprili göndermeler ile güldüren insan gelmiş.

Güle güle sayın Müsteşarımız. Kazasız ve cezasız günler dileğiyle.