Ne oldu bizim meşhur sünnet düğünleri? Eskisi gibi yoğun olarak görmez olduk. Tabi yaşadığımız çevre ve zamanla da ilgili buna şahit olma durumları ancak yine de benim çocukluğumdaki kadar sünnet töreni kalmadı diye düşünüyorum. Üzüldün mü diye sorarsanız hiç üzülmedim. Böyle bir gelenek vardı kültürümüzde, git gide unutuluyor. Çünkü kadınlar bilinçleniyor. Erkekler kendini geliştiriyor. Araştırıyor okuyor. 

Sağlık amacı güdülerek, dinen de yapılması gerektiğine inanılan bir durumun tören haline getirilmesi neden gereklidir ki? ”Erkekliğe ilk adım” adı altında kutlamalar, törenler, dansözler, yemekler, içkiler… Tabi bu geldiği durum, aslında çıkış amacı yine benzer bir anlayışla “ilk mürüvvet” olarak değerlendirilip, gelir durumu yüksek ailelerin, ihtiyacı olan ailelere yardım etmek ve çocuklarının ücretsiz sünnetini gerçekleştirmekti. Niyet, amacının dışına çıkarak uygulamalar uzun dönemler devam etti.

Sonra ne mi oldu, sonra erkek penisi ahlaktan, eşitlikten, toplum kurallarından, kadından daha üstün hale geldi. Cinsel istismar vakaları arttı, çok kadınla cinsel anlamda beraber olmuş olmak erkeklik şanı ilan edildi.  Sağlık anlamında cinsel organı ile sorun yaşayan adamlar utanıp doktora gidemez oldu.  Tecavüzler ve dürtü kontrolü çığırından çıktı. Ortalıkta insan olamayanlar “erkeğim, güçlüyüm” diye gezer oldu.  Şiddet erkeğin gücünü temsil etti.  ‘Bu kadın işi’,‘bu erkek işi’ diye sektörü bile böler hale geldi. Yani bir penise sahip olmak cinsiyet ayrımına bile sebep olabiliyor.

Kadın açısından da; kocasıyla bile sevişmekten utanan, kendi vücudunu tanımamış, cinselliğin c’sini bile konuşamayan kadınlar yetişiyor.  Çünkü “belli bir süre rekor” dolduran erkeklerden kendilerini korumak zorundalar. O sürede harcanma ihtimalleri var. “Her erkeğin amacı yatmak” genellemesi ile çocukluktan mağdur edilmeme odaklı büyütülüyorlar. Birçok kadın vajinusmus ile psikolog ya da kadın doğum uzmanı kapılarını aşındırıyor. Oturma şekliyle bile anlam çıkarılan kadınlık organını kutsal bir varlık gibi bağışlayacakları erkek için çözüm arıyorlar. Eğer birlikte olamazsa kadınlığı sorgulanır (Erkeğin penis boyu ile erkekliğinin sorgulanması gibi). Karşılarına ilk “duygusal açıdan tatmin edici”  erkek profili çıktığında ise bu kişiyle ben nasıl bir evlilik yaşarımı hiç düşünmeden evleniyorlar. Sonrası mı mutsuz evlilikler.

Oysa ki biz insanız. Kadın ya da erkek değil! Bizi ön plana çıkaran özelliklerimizin hiç biri bedensel ya da maddesel olmamalı!. Bizi biz yapan merhametimiz, güvenimiz, çalışkanlığımız, azmimiz, duygularımız, ahlakımız, kurallarımız gibi manevi değerlerimiz olmalı. Tam bu yüzden sünnet düğününü onaylamayanlar arasında yer alıyorum!