Konyaaltı’nda akaryakıt istasyonunda adamın biri aracına benzin alıyor..
Parasını vermeden çıkıp giderken, önünü pompacılar kesip benzin ücretini istiyor..
Adam para vermemek için, pompacıları korkutmak amacıyla silahına sarılıp havaya ateş ediyor..
Bunun üzerine olay yerine polisler geliyor..
Adamın elinde silah, kimsenin yanına yaklaşmaması için tehditler savuruyor..
Her an birine ateş edebilir..
Bu durumda polis ne yapmalı?

Bunları düşünürken..
İçim eşinin ve çocuklarının gözyaşları ile erirken..
Aklıma Amerikan polisi geldi..
Filmlerde de izliyoruz..
Amerikan polisi, birinin elinde silahı gördü mü, tam siper alıp silahını atmasını istiyor..
Atmazsa ve birine doğrultursa..
O kişinin üzerine yağmur gibi kurşun yağdırıyor..

Bu sahneleri ve buna benzer haberleri görünce, çoğumuz “bu kadar da olmaz artık” diyoruz, değil mi?
Ama..
Demek ki, Amerikan polisi “doğru”yu yapıyormuş..
Şehit düşen Konyaaltı Emniyet Müdürü’müz Uğur Gökcan ne yaptı peki?
Aklınca “insanlık” yaptı..
Karşısındakinin “canını yakmak” istemedi, ama kendi canından oldu..

Oysa..
2559 sayılı “Polis Vazife Ve Selahiyet Kanunu”nun 16. maddesi, polisin hangi durumlarda “zor ve silah kullanması” gerektiğini açıkça yazıyor..
Yasa diyor ki:
Madde 16- (Değişik madde: 02/06/2007-5681 S.K./4.mad)
Polis;
a) Meşru savunma hakkının kullanılması kapsamında,
b) Bedenî kuvvet ve maddî güç kullanarak etkisiz hale getiremediği direniş karşısında, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde,
silah kullanmaya yetkilidir.
…Polis, direnişi kırmak ya da yakalamak amacıyla zor veya silah kullanma yetkisini kullanırken, kendisine karşı silahla saldırıya teşebbüs edilmesi halinde, silahla saldırıya teşebbüs eden kişiye karşı saldırı tehlikesini etkisiz kılacak ölçüde duraksamadan silahla ateş edebilir..

Buna göre..
Merhum Uğur Gökcan, elinden silahını bırakmayan 50 yaşındaki Celal G.’yi silahla vurarak etkisiz hale getirme yetkisine sahipti..
Vurmadı, “ikna ederim” sandı..
Polis memurlarına da, “sakın ateş etmeyin” diye işaret etti..
Sonra ne oldu?
İster adına “insanlığının kurbanı oldu” deyin..
İster “pisi pisine ölüme gitti” deyin..
Hiç fark etmez..
Şu anda Uğur Gökcan aramızda yok artık..
Ve arkasında nice yanık yürek bıraktı gitti..
“İkna etmek” yerine, yasal yetkisini kullanıp, “etkisiz” hale getirseydi, bugün “görevini yerine getiren bir Emniyet Müdürü” olarak aramızda olacaktı..

Biliyorum, bizim insanımız çok duygusaldır..
Önce yapar sonra düşünür..
Uğur Gökcan belki de vatandaşın tepkisini çekmemek, polisin adının kötü anılmasının önüne geçmek için silahını kullanmadı..
Ama..
Kullanmalıydı..
Umarım..
Verdiğimiz bu şehit, polisimize de, vatandaşımıza da büyük bir ders olur..
Umarım..