Uzakdoğu gezimizde..
Özellikle Singapur’un kent oluşumunu gördüğümüzde..
Kenti (ya da devleti) yönetenlerin “mantığını” anladıkça..
İster istemez yaşadığınız yöreyle kıyaslamak zorunda kalıyorsunuz..
Önce kentleşme konusunda kıyaslıyorsunuz..
Bir tane “kibrit kutusu” bina yok..
Mimarlar, burada adeta kendilerini tatmin etmişler..
İnanılmaz yapılar var..
Ve..
Kentin her noktasını kullanmışlar..
Yani..
Oradaki sivil örgütler..
“Lara elden gidiyor” gibi, kentin yüreğine hançer sokturmam” gibi anlamsız söylemlerle veya eylemlerle ortaya çıkmıyor..
Ya ne yapıyor?
“Öneri” getiriyor..
Kullanılacak alanın, kentin ekonomisine kazandıracağı rantı hesap ediyor..

İşte bütün bunları gördüğümüzde..
Haşmet Öyken dedi ki:
“Türkiye’de ne kadar CHP’li varsa, Antalya’da ne kadar sivil toplum örgütü varsa buraya getirip birkaç ay kalmalarını sağlayacaksın..
Belki uyanır da Antalya’ya yapılacak hizmetleri engellemezler..”
Ben de devam ettim:
“Ya da burayı bile bozarlar..”
Gülüştük..

Tabii ki Antalya’nın bir Singapur olmasını isterim..
Ama beklemiyorum..
Çünkü..
Şu anda Antalya’yı yönetenleri izledikçe umutsuzluğum daha da artıyor..
Adamların “hizmet” üretmediği yetmiyor..
Bir de milletle dalgalarını geçiyorlar..
“Yok canım, o kadar da değil” diyeceksiniz değil mi?
Buyurun..

Dün gazetelerde okudunuz..
Büyükşehir Belediyesi yönetimi..
Vatandaşa kötü davranan, özellikle 65 yaş üstü olanlara ücretsiz biniş olduğu için duraklardan almayıp es geçen toplu taşıma sürücülerini uyarmış..
“Ağır ceza yazarım ha” demiş..
Aynı Büyükşehir yönetimi..
Antkart uygulandığı günlerde..
Vatandaşa kötü davranan, indirimli kartla biniş yapanları duraklardan almayıp es geçen bu toplu taşıma sürülerini destekliyordu..
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Bu vatandaşla dalga geçmek değil midir?

Bir örnek daha..
“Kadınlar Tiyatroyla Buluşuyor” projesinin koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Merih Taşkaya, “Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ın, kadın sorunlarına karşı duyarlılığı bu projenin başlatıcısı oldu. Başkanımızın sosyal belediyecilik anlayışının temel bileşeni olan kadın dostu belediyeciliğe verdiği önem projemizi başarılı kıldı” demiş..
Aynı Akaydın..
Eşine şiddet uygulayıp çocuğunu düşürmesine neden olan..
Eşinin annesine ağza alınmayacak şeyler söyleyen..
Ve “kadına şiddet” nedeniyle mahkum olan..
Yıldıray Sapan’ın hamiliğini yaptı..
Önce onu Ekdağ’ın başına oturttu..
Ardından, milletvekili olması için her türlü desteği verdi..
“Kadın sorunlarına karşı duyarlılık” böyle mi oluyor?

Peki..
Bütün bunlar olurken..
Antalya’dan herhangi bir sivil toplum örgütünün çıkıp da, “Olmaz böyle şey” dediğini duydunuz mu?
Antalya işte böyle “samimiyetsiz” yöneticilere ve “çıkarcı” sivil toplum örgütlerine teslim olmuş durumda..
Antalya halkıyla alay edilmesi konusunu da takdirinize bırakıyorum..
Tabii ki Antalya’nın bir Singapur olmasını isterim..
Ama beklemiyorum..
İşimiz hiç kolay değil dostlar..
Bu zihniyetten Tanrı hepimizi korusun..