Son günlerde CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile ilgili haberleri dehşetle izliyorum. Bir süre önce Ankara Milletvekili Nesrin Baytok ile seks kasedi patlayan ve bunun sonucunda partinin Genel Başkanlığı’nı bırakmak zorunda kalan Baykal’ın, şimdi de Oda TV muhabiri İklim Bayraktar’ı elle ve sözle taciz ettiği iddia ediliyor.
Ulusal basında bu konu ile ilgili haberler yayınlanıp duruyor. Bayraktar’ın dinlemelere takılan iddiasına göre taciz meselesi CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ve ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na kadar götürüldü. Hatta Bayraktar, Kılıçdaroğlu’ndan bu konuyu ispat edebilmesi için teknik cihaz desteği istedi. Kılıçdaroğlu’da, “Olmaz. Kendin ispatlayıp, bana getir” dedi.
Tüm bunlar doğru olabilir mi?
Kendi tahminimi yazayım.
Bana göre bunların hepsi yalan. Bunların hepsi detayları bir gün ortaya çıkacak kirli bir tezgahın ürünü. Sizin aklınız, Deniz Baykal’ın ziyaretine gelen bir bayan muhabire, “Bırak şimdi röportajı. Gel seninle havuza gidelim. Eve gidelim. Ev boş” diyeceğine eriyor mu? Sizin aklınız, Türkiye siyasetinin son 40 yıldaki en önemli aktörlerinden Deniz Baykal’ın, makamında bir bayanı sözle ve elle taciz edeceğine eriyor mu?
İnandırıcı gelmiyor değil mi?
Bana da kesinlikle inandırıcı gelmiyor. Nesrin Baytok meselesini bir kenara koyalım. Ortada çok tartışılmayacak görüntüler var. Sonuçta o iki isim çok ama çok uzun yıllar birlikte çalıştılar. Araya “şeytan” girmiş olabilir. Ancak ben Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ı iyi tanıdığına inanan bir Antalyalı gazeteci olarak, bu taciz meselesinin bir tezgahın ürünü olduğunu düşünüyorum. Bana göre bu öyle bir tezgahki, Deniz Baykal’ı Türk siyasetinden tamamen silmeyi amaçlıyor. Bunun aktörleri de CHP’nin bizzati içerisinde duruyor. Tıpkı Baytok kasedinin ortaya çıkışında olduğu gibi.
Baykal’ın yakın çevresinden edindiğim bilgilere göre sayın Milletvekili de benden farklı düşünmüyor.
Birileri yaklaşan Genel seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu balonunun patlayacağını herkes gibi görmeye başladı. 12 Haziran seçimlerinden sonrasının hesaplarını yapıyor. Kılıçdaroğlu’nun kalabilmesi veya gitmesi halinde Baykal dışında birinin gelmesi için çaba gösteriyor.
Türkiye tüm bu gerçekleri, perde arkasını bir gün öğrenir mi?
Hiç kuşkunuz olmasın, öğrenir.
Böyle tezgahların tek başına veya bir iki kişi tarafından kurulması, hayata geçirilmesi mümkün değil. İşin içinde çok kişi vardır. Bunlardan bazıları da bir gün gerçekleri günışığına çıkaracaktır. Bence bu tarih de çok uzun olmayacaktır.