İnsan bazen hiçbir yere varmak istemez, sadece olduğu noktadan, beraber yaşadığı insanlardan uzaklaşmak ister. Uzun yolları bu yüzden yürür, düşünceleri bu yüzden savrulur rüzgâra. Yalnızlık, böyle zamanlarda en sadık yol arkadaşı olur. Sessizdir, yargılamaz, anlatmaz ama dinler. Gök gürültüsünün altında, çiçekli bir tarlada tek başına yürüyen bir figür gibi hisseder insan kendini. Kalabalıklardan uzak, sözcüklerden kaçan bir iç konuşmanın tam ortasında bulur kendi iç yalnızlığını.

Yalnızlık denince çoğu zaman acı gelir akla. Terk edilmişlik, unutulmuşluk, eksiklik gibi. Oysa yalnızlık, her şeyden önce bir öz farkındalıktır. Kalabalıklar içinde kaybolmaktansa kendi sessizliğinde yürümeyi seçmiş bir ruhun tercihidir. Belki kimseyle konuşamazsınız ama doğayla konuşursunuz; bir çiçeğin baş eğişinden, rüzgârın fısıltısından, yağmurun dokunuşundan daha dürüst bir ses yoktur çünkü. Doğayla bütünleşmek demek yalnızlık demlemektir.

Yalnız yürüyen bir insanın omuzlarında taşıdığı gökyüzü daha ağırdır. Ancak aynı zamanda içindeki güneş daha gerçektir. Çünkü bu yürüyüşte yüzleşilen her şey kendine doğrudur. Her sessizlik bir cevap, her duraklama bir aynadır. Kimi zaman bu aynada geçmişin gölgeleri görünür; terk edişler, suskunluklar, unutulan çocukluklar... Kimi zamansa orada hâlâ direnen bir umut belirir. Solgun ama sönmemiş bir ışıktır o. O ışıkla her yol gidilir.

Yağmur başladığında başını göğe kaldıran insan, belki ilk defa içindeki göğün de boşaldığını hisseder. Çünkü bazı ağırlıklar yalnızca doğaya karışınca hafifler. Gözyaşıyla yağmurun birbirine karıştığı anlarda yalnızlık; sadece eksilmek değil, aynı zamanda dolmaktır. Sadece susmak değil, aynı zamanda dinlemektir. En çok da, hiçbir hayalden hiç vazgeçmemektir.

Belki de umut dediğimiz şey, tam da en çok üşüdüğümüz anda içimizi ısıtan bir düşünceden başka bir şey değildir. Henüz olmayan ama olabilecek bir ihtimalin hayali gibi. O yüzden yalnızlıkla dost olanlar, umudu sırtlanmayı, umutla yoldaş olmayı öğrenir. Zira bilirler bir gün bir yerde, çiçeklerin bile başını kaldırdığı bir yağmur anı vardır. Ve o an geldiğinde, yalnız bile olsan, içindeki bahar boy boy filiz verir.