Anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi düzenlemesi için kritik bir hafta önceki gün başladı..

AK Parti'nin Anayasa değişikliğiyle ilgili hazırladığı taslak metin MHP'ye ulaştı..

İki partinin 2 ya da 3'er üye vermesiyle bir komisyon oluşturulacak..

Bu komisyon “taslak” üzerinde bir çalışma yapacak..

Ve yapılacak müzakereler sonrasında son kararı, süreci başlatan liderler verecek..

Peki bu arada CHP ne yapacak?

CHP de, kendi hazırladığı anayasa taslağını öne sürecek..

CHP'nin hazırladığı taslak, 8 ana başlık üzerine inşa edilerek “kurucu değerlere bağlılık” vurgusu yapıyor..

CHP ayrıca taslakta, başkanlık sistemine karşı da denge unsuru olarak bir Cumhurbaşkanlığı önerisinde bulunuyor..

Buna karşılık MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli CHP’ye bir çağrı yaparak, “Bu süreçte CHP naz etmemeli, kapris yapmamalı, geri durmamalıdır..Başbakan'a kapıları açıksa -ki öyle söylüyorlar- 'teklifi bir de biz görelim' diyorlarsa, buyursunlar kafa kafaya verelim, el ele, omuz omuza, gönül gönüle fiili açmazı giderelim” diyor..

CHP bu çağrıyı kabul eder mi, kendi taslağı için diretir sürece katılmazlık eder mi, bunu zaman gösterecek..

BAKIN TASLAKTA NELER VAR

Peki, Ak Parti’nin MHP’ye sunduğu taslakta neler var, ana hatlarıyla ve özetle bir bakalım..

- Kabine, yani hükümet, nam-ı diğer “yürütme” Cumhurbaşkanı’na bağlı olacak..

- Kabine’nin dörtte biri milletvekillerinden, kalanı dışarıdan atanacak..

- Cumhurbaşkanı Yardımcısı kabine içinden olacak..

- Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri 5 yılda bir aynı gün yapılacak..

-Bir kişi 5+5, yani sadece iki dönem Cumhurbaşkanı seçilebilecek..

- Kabine tasarısı olmayacak, düzenlemeler yasa teklifleriyle Meclis’te yapılacak..

-Atama yetkilerinin çoğu Cumhurbaşkanında olacak..

-Cumhurbaşkanı genel siyasetin yürütülmesinde ihtiyaç duyduğu kanunla düzenlenmemiş konularda “Cumhurbaşkanlığı kararnamesi”çıkarılabilecek..

“UZLAŞMAZLIĞIMIZI” BİTİRECEK

Sosyal medyada birçok kişi, “Kabine” ile “Meclis”i birbirine karıştırıp, “Ak Parti'nin sunduğu yeni anayasa teklifinde meclisin 4'te 1'inin seçilmişlerden oluşacağı maddesi tek partili yönetim demektir, muhalefetin neredeyse ‘yok hükmünde’ olması demektir” şeklinde yalan-yanlış paylaşımlar yapıyor, takip edenler de buna göre yorumlar yapıyor..

Oysa..

Dörtte biri seçilmişlerden oluşacak olan şey “kabine”dir, yani “hükümet”tir..

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunca, yanılgılar kaçınılmaz oluyor maalesef..

Öte yandan..

Zaten “Başkanlık Sistemi”nin özü de budur..

Bu ülke, “uzlaşmaz siyasetçiler” nedeniyle koalisyonlardan çok çekti..

Başkanlık sistemi ile işte bu “koalisyon” denilen illet asla olmayacak..

Bazıları, “Avrupa uzlaşabiliyor, biz de uzlaşmayı öğrenmeliyiz” gibi absürt, bizde asla olmayacak/olamayacak bir olguyu öne sürüp Başkanlık sistemine karşı çıkıyor..

Aslında onlar da biliyor yapımızı ve uzlaşamayacağımızı..

Ama, akılları “AB tarafından satın alındığı için” bunu millete yutturmaya çalışıyorlar..

Bunlara dikkat edin..

YENİ BİR SEÇİM SİSTEMİ Mİ?

Yeni sistemle birlikte uygulanacak seçim sistemi de şekilleniyor..

Her seçim çevresine 1 vekil olan “dar bölge” sistemi yerine, her seçim çevresine 3-5 vekil düşen “daraltılmış bölge” sistemi üzerinde duruluyor..

Ülkeyi parlamenter sayısı kadar seçim çevresine bölen ve her seçim çevresinin bir parlamenter çıkarmasını öngören “dar bölge” sistemi uygulanırsa, ülke 550 seçim çevresine bölünecek..

Seçim çevresini birinci sırada tamamlayan parti adayı ve bağımsız aday milletvekili olmaya hak kazanacak..

Ancak bu yöntem, en fazla oyu olan partiye avantaj sağlıyor olması nedeniyle eleştiriliyor..

Türkiye’de 1987 ve 1991 yıllarındaki seçimlerde ANAP kurucusu Turgut Özal’ın uyguladığı “daraltılmış bölge” modelinde ise, ülkeyi en fazla 4 ya da 5 milletvekili çıkaracak bölgelere ayırmayı öngörüyor..

Bu yöntemin uygulanması durumunda..

Halen 85 seçim çevresi bulunan Türkiye’de, seçim çevresi sayısı 146’ya çıkarılıyor..

Ve yüzde 10 barajı da ortadan kaldırılıyor..

Buna rağmen..

CHP’liler, bir yandan yüzde 10 barajının yüksek olduğunu, bunun demokratik olmadığını söylüyor, öte yandan “sıfır baraj”ın olduğu bu sisteme de “hayır” diyor..

Bu da gösteriyor ki..

Maalesef muhalefet partilerimiz, bu konuda da kararsızlık içinde..

Bu nedenle de..

Bir an önce sivilleşmesi gereken Anayasa ile ilgili çalışmalar uzadıkça uzuyor..

YENİ YÖNETİM ŞEKLİ ŞART

93 yıllık Cumhuriyet tarihimizi “çok iyi” düşünün..

İnkar edilemeyecek bir gerçek var..

Türkiye iki dönemde her anlamda büyük ataklar yapmış ve yeniden inşa edilmiş..

1- Atatürk döneminde..

2- Recep Tayyip Erdoğan döneminde..

Evet aralarda da (Menderes ve Özal dönemlerinde) yapılan ataklar var, ama bunlar bu iki dönem kadar kalıcı ve belirleyici olamamış..

Diyorum ki..

Türkiye “iyi bir yola” girmişken, gelin bunu engellemeyelim..

Her anlamda verdiğimiz bugünkü “Kurtuluş Savaşı”ndan da galibiyetle ayrılalım..

Bunu ancak, “yeni ve sivil bir Anayasa, yeni bir yönetim şekli”yle kotarabiliriz..

Bunu anlayın artık..