Yazıya, öncelikle Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ı tebrik ederek başlamak istiyorum.
Bunu anasının ak sütü gibi hak etti.
Cumartesi boşluğunu Güneşevi’nde kokteyl vererek dolduran Akaydın, özel olarak çağırdığı kişilere, Başbakan’ın bir gün sonraki Antalya Mitinginde kendisine yönelik eleştiri konuşması yapacağı söyledi.
Söylediği de bir gün sonra çıktı.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ı seçim öncesi verdiği vaatlerini 2 yıldır tutmadığı, halkı kandırdığı için “Dürüstlüğe” davet etti.
Dün, “Sen Antalya kentine hizmet etmen için seçildin. Genel siyaseti bırak. Merkezi hükümetin çalışmasından sana ne” dediğimiz Akaydın için Başbakan’ın uzun süreli bir eleştirisi doğru mu, doğru değil mi tartışılır.
Ama unutulmamalıdır ki gün, Mustafa Akaydın için hizmet, Başbakan için ise propaganda zamanıdır.
Çünkü 12 Haziran’da Genel Seçim var.
En iyi propaganda tekrardan ibaret ise, demek ki başbakan doğruyu yapmış.
Bir başbakanın, bir Büyükşehir Belediye Başkanının seviyesine inip inmediği yönündeki söylemler ise, züğürt tesellisinden başka bir şey değildir.
“Cumartesi kokteylinde başbakanın kendisi hakkında konuşacağını söyledi ve söylediği doğru çıktı” dedik ya Akaydın için.
Vallahi helal olsun.
Demek ki kendisinin antenleri çok iyi çalışıyormuş.
Belli ki başbakanın yanı başında köstebekleri var ki, 24 saat önceden Tayip Erdoğan’ın ne konuşacağını bildi.
Bu bir tahmin olamaz.
Başbakan’ın çalışma odasına böcek mi koydu ne!..
Yoksa başbakanın telefonlarını mı dinletiyor.
Ne dersen de, götürür.
İyide.
Sokakta, evlerde, otobüs ve dolmuşlarda. Hatta duraklarda, hastanelerde, ören yerlerinde dahi herkes, Mustafa Akaydın’ın 2 yıldır bu kente kalıcı bir hizmet getirmediğini, bir tane proje üretemediğini, varsa yoksa eğlence tertipleri olduğunu, kalan 3 yıllık süreçte de, geçmişi geleceğinin garantisi olduğu için, hiç kimsenin umut bağlamadığını konuşurken.,
Başbakan dürüstlüğe davet etmiş, ne var ki bunda?
Esas olan nedir biliyor musunuz?
Başbakan’ın gittiği her mitinginde yaptığı konuşmalarına anında cevap veren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın kendi partilisi Akaydın ile ilgili sözlerine niçin cevap verme gereği duymamıştır?
“Senin muhatabın bir ilin Büyükşehir Belediye Başkanı değil benim. Bana gel bana” neden dememiştir, hiç düşünüldü mü?
“Büyükşehirler arasında sadece Antalya’da oylarımız geriledi. Bunun da nedeni belediye” diyen kişi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu değil miydi?
Antalya mitinginde, “Verdiğin hiçbir sözü tutmadın. Halka karşı dürüst ol hoca” diyen de Recep Tayip Erdoğan.
Var mı iki genel başkanın konuşmaları arasında bir fark?