Lokantalar ve restoranlar..
Siyasetçilerin “basın toplantıları” için birer mihenk taşı..
Basını buralarda ağırlıyorlar..
Önemli açıklamaları buralarda yapıyorlar..
“Yediriyoruz-içiriyoruz, haberimizi de yaptırıyoruz” der gibiler adeta..
“Alışkanlık yarı tabiattır” derler..
Büyükşehir Başkanı Mustafa Akaydın da ABD’de, Antalya’daki alışkanlığından vazgeçmemiş..
New York’ta gitmiş “A La Turka” lokantasında basın toplantısı düzenlemiş..

Lokantaya oturunca..
Önüne de rakısı konunca coşmuş yine..
-Şimdilik- “Belediye Başkanı” olduğunu unutmuş olacak ki..
“Ben buraya bir politikacı olarak geldim” demiş..
“Sizlere Türkiye'de bugünkü demokrasiyi anlatacağım” demiş..
Ve..
“Türkiye coğrafyasında ve Ortadoğu'da yaşanan politik gelişmeler hakkındaki görüşlerini” anlatmış..
“Tarih”le “cerrahl”lığı birbirine karıştırmış olacak ki..
Ortadoğu’daki şekillenmenin 1790’lara dayandığını, Batı’nın “neredeyse her zengin Arap aileye bir devlet kurdurttuğu ve sınırlarını kendisinin belirlediği” gibi, sonraki gelişmeleri bilmediği için..
“Türkiye Ortadoğu’daki bugünkü halini Atatürk ilkelerine borçlu” demiş..
İnsanın iyi bilmediği bir konuyu “iyi biliyormuş” gibi anlatmasına psikolojide ne ad verilir bilmiyorum..
Ama..
Ben Akaydın’ın yerine olsam..
Türkiye ve Ortadoğu gibi dünyanın en hassas bölgesiyle ilgili konuşması için bir tarih profesörünu (örneğin, Rektör İsrafil Kurtcephe’yi) davet eder, “Tıp”bın dışına pek çıkmazdım..
Bıyık altından da kendime kimseyi güldürmezdim..

“A La Turka”da Akaydın fırtınası devam etmiş..
“Türkiye'nin, Antalya'nın ABD’de tanınırlığını sağlamak, paylaşımlarda bulunmak için buradayız” demiş..
Ve ilave etmiş:
“ABD'den Türkiye'ye gelen turist sayısının 679 bine ulaşmasından memnunuz..
Ancak, Antalya'ya daha çok Amerikalı turist çekmek için çekicilik faktörlerini daha da arttıracağız..”

Burada hemen KONYSİAD’ın Akaydın’a yaptığı uyarıyı hatırlatmak istiyorum..
Başkan İlhami Kaplan diyor ki:
“Turizm sezonunda yüz civarında gemi ile yaklaşık 200 bin turistin deniz yoluyla kentimize gelmesini bekliyoruz..
Yeni liman bölgesinin fiziki şartları bu haliyle Antalya markasına olumsuz damga vuracak ve imajını zedeleyecektir..”

Bu düzenlemeyi kim yapacak?
Büyükşehir Belediyesi..
Peki..
İki yıldır, liman ve çevresinde düzenlenmiş, turist çekmek için çekicilik faktörleri artmış bir fiziki görünüm gördünüz mü?
Görmediniz.
Olsaydı, İlhami Kaplan “bu uyarıyı” yapmak zorunda kalmazdı..
Buna rağmen..
Akaydın’ın “A La Turka”da sanki Antalya’yı turistin beğeneceği bir hale getirmiş gibi konuşması abesle iştigal değil midir?

Bu kent iki-üç “sağlam” kaldırımı yıkıp bir yanına çiçek ekmekle güzelleşmez..
Kaldırım da yapılsın..
Ama öncelikli yapılacak şeyler var..
Örneğin..
5 tane “çukur”un ortadan kaldırılması gibi..
Kent içi ulaşımda rahatlığı sağlayacak “kavşak düzenlemeleri” gibi..
Sen bunları es geç..
Sonra git, yabancı ellerde Antalya’yı imar etmiş gibi konuş..
Olmaz, olmamalı..

Akaydın hala “kendini akıllı, milleti ahmak” sanıyor..
Öyle de davranıyor..
Bakalım bu tavrı daha ne kadar sürecek..