Yapılan, emek verilen hiçbiri işi küçümsemem..
Şimdiki yazacaklarımı da “küçümsemek” için değil, “yalan ve abartı” ile üstü örtülmeye çalışılan “gerçekleri” Antalya halkına anlatmak için kaleme alıyorum..
Bu gerçekleri de, Büyükşehir Başkanı Mustafa Akaydın dahil, herkesle her yerde tartışmaya hazırım..

Önceki gün akşam saatlerinde Güllük Caddesi yeniden hizmete açıldı..
Hem de “abartılı” bir törenle..
Niye “abartılı” diyorum?
Çünkü..
Bir cadde veya yol açmak, kaldırım yapmak, yolları asfaltlamak gibi işler, belediyelerin “asli” görevleridir..
Yani..
Belediyelerin “varlık sebeplerinden biri”dir..
Kent içinde kaldırım yenileyip çevre düzeni yaptıktan sonra o yolu “törenle açmak” gibi bir eylemi dünyanın hiçbir yerinde göremezsiniz..
Bu biz Türklere özgü bir tutumdur..
Katlı kavşaklar, kent içi yaşamı kolaylaştıracak ve kente özellik katacak eserler, kentin ekonomik hayatına canlılık getirecek cazibe merkezleri falan yapılsa, elbette tören de yapılır, açılış da..
Akaydın ve onun gibi “akademisyenler” artık asli görevler için tören düzenlenmesinin önüne geçerler diye boşuna beklemişiz..
Demek ki, “aydın(!)ların” bu ülkeye pek bir katkıları yok..
Son örneğini de Güllük Caddesi’nin açılışında gördük..
“Abartı” son haddindeydi..

Akaydın’ın açılışta yaptığı şu konuşmaya dikkatinizi çekmek istiyorum..
Diyor ki:
“Bu, bazılarının söylediği gibi bir kaldırım projesi değil..
Ben bunlara insan odaklı projeler diyorum..
Bu caddelerden iki tanesini yaptığım parayla köprülü kavşak yaptırabilirdim..
Ama, 100. Yıl Caddesi'ndeki köprülü kavşaklar çözüm oldu mu Antalya trafiğine?
Oysa, bu caddeler gerçekten katkı sağlıyor..
Bugüne kadar yaptığımız caddelerde gerçekten tıkır tıkır yerli ve yabancı turist kaynıyor..”

Ben bu kadar bilgisiz, bu kadar bilinçsiz konuşan bir Büyükşehir Başkanı görmedim hayatımda..
Demek ki, anketlerde Büyükşehirler arasında Akaydın’ın hep “son sırada” olması boşuna değilmiş..

100. Yıl’daki kavşaklar için “işe yaramadı” diyen birinin aklından şüphe ederim..
İşin aslı anlatılmadığı için de vatandaşın kafasının karışmasını bir yerde normal karşılarım..
İşin aslı şu:
100. Yıl Caddesi üzerine yapılan köprülü-tünelli kavşaklar bir “başlangıç”tı..
Türel seçilseydi, sırada 39 köprülü—tünelli kavşak daha vardı..
Onlar yapılacaktı..
Yapıldığında da, “bugün en büyük sorun” olarak gösterilen kent içi trafik sistemi, büyük oranda çözümlenmiş olacaktı..
Türel seçilemedi..
Akaydın seçildi, ama bu projeye devam etmedi..
Niye etmedi?
Etseydi, bu kavşakların ne kadar “önemli bir iş” olduğu ortaya çıkacaktı..
Akaydın’ın Türel kompleksi ağır bastı..
Bırakın kavşakları, kente değer katacak projelerini bile yıkmak için elinden geleni yaptı..
Bunları, “gerçeklere gözünü kapatmamış” Antalya halkı çok iyi biliyor..
Akaydın bunları söylemiyor..
Utanmadan “o kavşaklar çözüm oldu mu” diyerek yapılan güzel bir işi kötü gibi gösteriyor..
Ayıp yahu..

Güzelleştirilen caddelere gelince..
Daha önce Işıklar ve Atatürk caddeleri ile Kapalı Yol’daki esnafla konuştuğumu yazmıştım..
Cadde güzelleştirilmeden gelen-giden insan-turist sayısı ne ise, cadde güzelleştirildikten sonra da pek bir şey fark etmediğini söylemişlerdi..
Ama, Akaydın ne diyor:
“Bugüne kadar yaptığımız caddelerde gerçekten tıkır tıkır yerli ve yabancı turist kaynıyor..”
ATSO Başkanı Çetin Osman Budak ile AESOB Başkanı Abdullah Sevimçok’a soruyorum..
Söyleyin Allahaşkına, güzelleştirilen caddeler turist mi kaynıyor?
O caddelerde esnaf “güllük-gülistanlık” mı oldu?
Yalanın ve abartılı konuşmasının bu kadarına da pes diyorum, pes..
Demek ki..
Akaydın Antalya halkını ahmak, kendini akıllı görüyor..
Şimdi de Antalya halkına soruyorum:
“Ahmak mısınız?”