Büyükşehir Başkanı..
Akdeniz Üniversitesi eski rektörü..
Meme cerrahı..
Prof. Dr. Mustafa Akaydın..
Dün, kol-bacak ve yüz nakli yaparak Antalya ve Üniversite’nin adını turizm ve tarımdan sonra tıp alanında da bütün dünyaya duyuran Prof. Dr. Ömer Özkan’a gitmiş..
Ömer Özkan’ı kucaklamış..
Antalya’nın en önemli değerlerinden biri olduğunu söylemiş..
Ve..
“Ömer Özkan, en sevdiğim genç arkadaşlarımdan biridir.. Ömer Hoca’nın Akdeniz Üniversitesi’nin cerrahı olmasından büyük gurur duyuyorum” demiş..
Ve..
Birlikte yaptıkları “meme ameliyatları”ndan falan söz etmiş..

Büyükşehir’den geçilen bu bülteni görünce..
İster istemez yıllar öncesine, 2004 yılına kadar gittim..
Acı acı gülümsedim..
Çünkü..
Üniversite camiasında bilinen bir şeydir, ama dışarıdakiler pek bilmez..
Ömer Özkan, 2002 yılında geldiği Akdeniz Üniversitesi’nde gerçekten “başarılı” bir grafik çizmiştir..
Mesleğine o kadar aşıktır ki..
Sürekli olarak “kendini aşmaya çalışmış, yeni çalışmalara imza atmak istemiştir..
Ve..
Birkaç ay önce iki kol, kadavradan rahim, geçtiğimiz gün de aynı kişiye iki kol bir bacak ve bir başka hastaya da yüz nakli yapan Ömer Özkan..
2004 yılında zamanın rektörü Mustafa Akaydın’a gitmiş, “kol nakli” için izin istemişti..
O tarihlerde, bu tür nakillerle ilgili “yasal düzenleme” olmadığı için..
Akaydın’ın rektör olarak bir “risk” alması gerekiyordu..
Nakil sonunda olumsuz bir gelişme olursa, cerrahına sahip çıkacak ve “izni ben verdim, sorumlusu benim” diyecekti..
Ama..
Bugün bile böyle “risk alma” cesareti ve yetisi olmayan bir yönetici olduğu için..
“Git işine kardeşim, başımı belaya mı sokacaksın” diyerek..
Kendisinden “kol nakli” için izin isteyen Özkan’ı kapısından nazikçe kovmuştu..

“Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner”miş..
Aynı Mustafa Akaydın..
Dün, kapısından kovduğu Ömer Özkan’ın ayağına kadar gitmek zorunda kalmıştır..
Çünkü..
Bu ülkenin devlet büyüklerinden başlayarak, yerli yabancı, partili-partisiz dünya kadar insanın kutladığı ve son günlerde “en medyatik insan” durumuna gelen biriyle “boy gösterme” ihtiyacı hissetmiştir..
Bu arada..
“Birlikte çoook meme ameliyatı yaptık” diyerek, kendisine de paye çıkarmaya çalışmıştır..
Hep söylüyorum..
Akaydın tam anlamıyla bir “hin”dir..
Başarılı çalışmalara imza atmaz, ama başarılı çalışmalara imza atanların başarılarına ortak olmaya bayılır..

Bu yazıdan sonra, bunları bana Ömer Özkan’ın anlattığını falan düşünmeyin..
Ömer Hoca dünyanın en kibar, en mütevazi, en saygılı, en insancıl kişilerinden biridir..
Böyle bir olayı anlatmayacak kadar da kendine güveni ve saygısı olan biridir..
Ve..
“Risk almayı bilen bir rektör (Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe) tarafından sonuna kadar desteklenmiş, önü açılmıştır..
Konu Üniversite camiasında gayet iyi biliniyor..
Ve..
Ömer Özkan, başarılı işlere imza attıkça, daha bir sık konuşuluyor, iki rektör arasında kıyaslamalar yapılıyor..
Konuşulunca da, konu bize kadar geliyor tabii..
Bu böyle biline..
Öte yandan..
Akaydın, ziyarette bir soru üzerine, “rektörlerin doktor olmasının da bu başarılarda etkili olduğunu” ifade etmiş..
O sözünün amacı; rektörlük seçimlerinde “doktor” olan İbrahim Demir’i desteklediğini bir şekilde ortaya koymak..
Ama..
Bunun böyle olmadığını, yukarıda anlattığım olay kanıtlıyor..
Ömer Özkan’a “doktor” olan bir rektör kapıyı gösterirken, “tarihçi” bir rektör destek çıkıyor..

Gördüğünüz gibi..
Hiçbir şey saklanamıyor, gizli kalamıyor..
Bu nedenle..
Ne yaptığınıza, ne konuştuğunuza dikkat edin..
Başkan olmak, vekil olmak, hatta Genel Başkan veya Bakan olmak bile geçmişte yaşadıklarınızdan sizi kurtaramıyor..


Akaydın, bir soru üzerine, rektörlerin doktor olmasının da bu başarılarda etkili olduğunu sözlerine ekledi..