Birkaç gün önce bu köşeden, “26 yıllık meslek hayatının 19 yıllık bölümünü bir fiil spor gazeteciliğine veren birisi olarak” cümlesiyle giriş yaparak bir yazı yazmıştım ya.,
“Madem ki onca yıl bu mesleğin içerisindesin. Peki manevi değil de, maddi açıdan neye sahipsin ki” sorusu sorulmaz mı?
Ne alakaysa!..
“Neden manevi değil de maddi konusunu soruyorsun” deyince.,
“Sen 26 yıllık gazetecilikten bahsederken, kendisini hasbelkader gazetecilik mesleğinin içerisinde bulun ile, Antalya’ya daha dün gelenler, geçenlerdeki fırtınada villalarının çatısının derdine düşmüş. Tuttukları bekçiye çatı endişelerini söyleyip, çıtı nöbeti tutması talimatını verdikleri gibi, muhteremler şömineyi ne şekilde yapacakları ile ilgili Birgi bile topluyormuş” cevabı vermez mi?
“Bu mesleği layıkıyla yapıp, meslekten elde ettiğin gelirle bırak villa, milla sahip olmayı, barakaya dahi sahip olamayacağın gibi, karnını doyurabiliyorsan şükredeceksin” dedim.
Bu diyalogumun geçtiği kişi, burun kıvırdı, arkasını dönüp gitti.
Bugün neyi yazacaktık, olay nereye yuvarlandı?
Gündemde neler yok ki?
Ama adamcağız takmış benim gazetecilik tarifime, gelip yüzüme karşı bir şeyleri üfürüp kendisini mi rahatlattı yoksa benim kulağıma kar suyu akıtıp, beklemeye mi geçti bilemiyorum.
Hazır konu spor gazeteciliğinden açılmışken, önceki gün Ankara’da Antalyaspor açısından tarihi bir imza atıldı.
Yaşılbayır’da yapılması planlanan daha doğrusu yapımı büyük ölçüde tamamlanan vilların iç dizayn işine geçilmiş.
Ben ne saçmalıyorum ki!.
Takılı kaldım gazeteci yada gazetecilerin villa sahibi olup, çatısını kafaya takıp, şömine yapma uğraşı verdiklerine!..
Kırmızı-Beyazlı ekibin özellikle altyapı için tasis sahibi olabilmesi adına, Antalya Milletvekili Menderes Türel’in girişimleriyle, Antalyaspor’a kazandırılması amacıyla 49 yıllığına tahsis işlemi sona erdi. İmzalar atıldı, yüzler güldü.
İmza sonrası objektiflere verilen pozlara pür dikkat baktım da, başta Antalya Milletvekili Menderes Türel olmak üzere, Antalyaspor Başkanı Hasan Akıncıoğlu, Ali Yılmaz, Erol Taşkoparan ve Abdurrahman Yılmaz’ın yüz ifadelerini görünce, bende de bir tebessüm belirdi.
Emeği geçen, katkı koyan. Antalyaspor ve Antalya kenti, en önemlisi de bu kentte yaşayanların çocuklarının geleceği açısından çok büyük önem taşıyan tesis hamlesi için milyon kez teşekkürler.
Hakikaten tarihi bir olaydan başka bir şey değil.
Yine dün, CHP Genel Merkezi’nden, Genel Başkan Yardımcısı Nihad Makkap ve Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil imzalı bir e-mail aldım. Bana gönderilen e-mail bilgilendirme değil, CHP Antalya İl Başkanlığı’na gönderilen, “Genel Merkezin üyelikte bir mahsur görmeyip, onayladığı 1700 üyeyi İl Başkanlığı’nın yok sayamayacağı” yönünde genelgeydi.
Söz konusu genelgede öyle bir uyarı var ki, “Merkez Yönetim Kurulumuzca verilen karar sonucu yazılan üyelerin araştırılması yetkinizde değildir” hitabı, CHP’nin mevcut İl Yönetimi’ne, “Sen kimsin ki” demekten başka ne demek?
Allah kimseyi bu durumlara düşürmesin.
Düşürmesin, düşürmemesine de, düşülmesine rağmen hala hiçbir şey olmamış gibi koltuğuna sıkı sıkı sarılanlar, hakikaten büyük bir örnek teşkil ediyor.
“Ne tür bir örnek” diye sormak isteyenlere vereceğim tek cevap, “Hazmetme” desem tatmin eder miyim?
Hazımsızlık herkese mahsus olamaz.
Hazmedememek de..
Hazmedemiyorsan maden suçu iç, hazmedersin!..