Usta gazeteci İbrahim Akkaya Çarşamba günkü Akdeniz Gerçek Gazetesi’ndeki köşe yazısında ‘Bambus Plajı’ konusunu kaleme aldı.

Haklı olarak, “Bambus Plajı olayına fena halde taktım. Resmen doğa cinayeti işleniyor, Antalya’nın gerdanlığı olarak bilinen falezler deliniyor, parçalanıyor, yetmiyor beton dökülüyor, kimsenin ‘dur’ dediği yok. Olayın en çarpıcı olan yönü ise deniz yoluyla iş makinesi getirilmesi. İş makinesi mavnaya yükleniyor, Bambus Plajı’na doğru yola çıkıyor. Yani ufak tefek, gözden kaçacak gibi değil. Mavna Bambus Plajı’na yanaşıp yükünü, yani iş makinesini saatler süren bir çalışma ile boşaltıyor, kimse görmüyor. Bununla bitmiyor elbette. Yaklaşık bir hafta çalışıyor iş makinesi. Falezleri kırıp döküyor, beton dökülmesi için gerekli zemini kazıyor. Tüm bunlar oluyor da gariptir kimse görmüyor, duymuyor. ‘Arkadaş ne yapıyorsun?’ demiyor. Falez katliamı sosyal medyada tepkiyle karşılanınca harekete geçiliyor. Mühür vuruluyor, yıkım kararı alınıyor” diye isyan etti.

İbrahim Akkaya’ya katılmamak elde değil. Deyim yerindeyse tam bir doğa katliamı yaşanıyor. Burada gerekli merciler de harekete geçti. Muratpaşa Belediyesi bölgeyi defalarca mühürledi, yıkmaya gittiği anda ise işletme mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı aldı. Haliyle yasalarla hareket eden Muratpaşa Belediyesi tutanak tutmakla kaldı. Olan da bundan sonra oluyor. Falezler yerle bir ediliyor, beton dökülerek Antalya’ya yeni bir plaj kazandırılıyor!

Yürütmeyi durdurma kararı alan mahkemeler, işletmeler için de en azından iş yapmayı durdurmalı. Şayet Bambus Plajı’nda böyle bir karar alınabilseydi bugün bölgeye beton dökülmezdi. Şimdi mahkeme burası için yıkım kararı verse ne olacak. Zira betonu sökmeniz daha büyük bir felakete yol açar.

İbrahim Akkaya ustamız, yazısının bir bölümünde “Kimse görmüyor, duymuyor. Katliam sosyal medyada tepkiyle karşılanınca harekete geçiliyor” diye yazmış.

İbrahim abi burada bir şeyi gözden kaçırmış. Akdeniz Manşet Gazetesi olarak burayı günlerce yazdık, çizdik. Kamuoyu oluşturduk. O iş makinesinin fotoğrafı da yine Akdeniz Manşet Gazetesi’nde yayımlandı. Yayımlanınca kamuoyu baskısı arttı ve resmi kurumlar bir kez daha harekete geçti. Bunu hatırlatmak istedim. Şayet bunu yapmasaydım günlerce bu haberler için koşturan, emek harcayan gazetemizin istihbarat şefi Şükrü Ağırman’a haksızlık etmiş olurdum.