Bugün en çok sorulan sorulardan biri bu. ‘Durup dururken neden bıraktı?’
Evet Hasan Akıncıoğlu koltuğu ansızın ve zamansız bıraktı ama durup dururken değil.
Boş bir bardağa damlaları teker teker bırakın, taşıran son damlada deriz ki, “Bugüne kadar taşmamıştı, bugün neden taştı?”
Oysa son damla kadar ilk damlanın da etkisi var bu taşmada. Her bir damlanın ayrı katkısı var.
Peki neler bu damlalar?
Birincisi ve en önemli olanı yıllardır aradığı desteği artık daha fazla bulamayacağını anlaması ve bu arayışı sürdürecek gücü artık kendinde bulamaması.
Gelelim damlalara.
“Evet kulübü mali olarak iyi yönetti” diye başlayıp, “… ama…” diye devam eden cümlelerle sürekli eleştirildi Akıncıoğlu. Ve sonunda istenen oldu, bıraktı.
Akıncıoğlu aslında ;
Bedava kombine vermediği için,
İndirimli kombine listelerini yırtıp attığı için,
Hatır gönül transferi yapmadığı için,
Alt yapıya eş dost akraba ilişkileriyle antrenör getirmediği için,
İsteyen genç sporcu bonservisini alıp kulübü terk edemediği için,
Popülist davranmadığı için,
Futbol takımının işine kendisi ve yönetimi dahil hiç kimseyi karıştırmadığı için,
Kulübe her kafası esenin giremediği için,
Büfe vermediği için,
Özel güvenlik işini vermediği için,
Maddi manevi nemalanmaya izin vermediği için,
Yeterliliği olmayan eski futbolculara kulüpte görev vermediği için,
Kulis toplantıları yapmaya cesaret edilmesine bile imkan vermediği için görevi bıraktı.
Belki de yaptığı bazı yanlışların da etkisi ver bu kararda.
Evet hep söyledik, en çok da biz yazdık. Hasan Akıncıoğlu’nun yönetim tarzında yanlışlar da vardı.
Taraftar politikasında kendi prensiplerini çiğneyemiyorsa, bu ortamın yumuşamasını sağlayacak kişilere yönetimde görev vermeliydi.
Kendisine göre doğru olan bazı uygulamaların futbolun gerçeklerine hiç uymadığı, uymasının da mümkün olmadığını görebilmeliydi.
Kombine ve bilet fiyatlarının yüksekliğinde ısrar etmeyebilirdi. Kendi taraftarları ile rakip taraftarlara eşit davranmak adına Antalyasporluları mağdur etmeyebilirdi.
Kulübü şirket gibi yönetirken futbolun diğer organlarını futbolun gerçeklerine göre yönetebilmeyi başarabilmeliydi.
Tribüne oynamadan, tribünle oynamayı başarabilmeliydi Akıncıoğlu.
Tüm bunlar, yeni Başkan Gültekin Gencer ve yönetiminin yol haritasını belirlerken kafalarının bir köşesinde bulunması gerekenler de aynı zamanda.
Bunu unutmayalım; Gencer ve yönetimini doğru adımlara ve hedeflere yönlendirmek hepimizin görevi.