Havaların ısınması ile beraber maalesef Antalya’nın en güzel ve nadide yerlerinden olan Kaleiçi, Barlar Sokağı, Yat Limanı, Üç Kapılar sidik kokusundan geçilmiyor.
Özellikle şehir merkezinde ve turistik bölgelerde sabah saatlerinde hissedilen bu koku artık kronik bir soruna dönüşmüş durumda. Üzülerek belirtmeliyim ki bu yalnızca hijyen, temizlik değil aynı zamanda kentsel bir meseleye de dönüşmüş durumda. Kamuya açık alanların eğlence sonrası insanların ihtiyaçlarını gidermek için kullanılması sadece hijyen değil, Antalya’nın imajı açısından da çok büyük sorun teşkil etmekte. Uzun zamandır uğramadığım Yat Limanı’na bayram dolayısıyla misafirlerimi gezdirmek için uğrama imkanım oldu. Antalya’da yaz, gökyüzünden dökülen bir şiir gibi ama o şiirin ortasında o şiiri katleden keskin bir koku geldi burnumuza: İdrar kokusu. Sokaklar sabaha karşı sessiz, deniz dümdüz çarşaf serilmiş gibi ve altta da selama duran balıklar...
Farklı renklerde, masallardan çıkmış yatlar süsler denizi. Bir martının şarkı söylemesi seni ayrı dünyalara götürür. Tarihi surlar, yaşamış birçok medeniyet, bu medeniyetlerin geride bıraktığı eserler ve deniz kokusu...
Tüm bu ihtişamın yanında ise maalesef pis gerçekler. Bu denli keskin sorununun arkasında birçok ihmal var. Yetersiz tuvaletler, gece eğlencesinden sonra sokağa akan, sokağı açık hava tuvaleti sananlar, caydırıcı denetimler yapmayan görevliler ve sessiz kalan bizler...
Yerel yönetimlerin temizlik çalışmaları önemli ve yeterli değil, kalıcı çözümler sunmak gerekir. Örneğin mobil tuvaletlerin artırılması, caydırıcı denetimler, toplumsal farkındalıklar ve halkın bu konuda bilinçlendirilmesi bunu önlememizin anahtarlarından birkaçı.
Güneşin kavurduğu ve denizin serinlettiği Antalya’nın güzellikleri saymakla bitmez. Açık hava tuvaletine dönmüş durumda olan barlar sokağından geçerken misafirimizin ve geçen turistlerin yüzlerinden rahatsızlıkları belli oluyordu. Midemiz bulandı. Bu ender güzellikleri korumak ve geliştirmek için acil çözüm önerileri doğrultusunda çalışma yapılmalıdır.
Antalya’nın Konyaaltı içerisinde, kent merkezine 15 kilometre uzaklıktaki Kapuz Kanyonu yeşille mavinin buluştuğu doğal güzelliği ile sıcak ve nemli günlerde serinlemek isteyen ziyaretçilerin yeni rotası halinde ama o da suların biraz çekilmesi ile pislik içinde. Yiyecek artıkları, içecek kutuları, poşetler... Her yer çöp içinde. Çevrenin kirliliğinden dolayı turkuaz renkli berrak sulara ve kuş cıvıltılarının zevkine varamadık. Yerel yönetimler lütfen bu soruna bir el atsınlar zira bu manzara güzel Antalya’mıza hiç yakışmıyor.
Son yıllarda bu ülke turizmi öğrendi, ancak bu koku ile başa çıkmayı beceremedi. Turizm kenti bu şehirde her patikada, her duvar dibinde, her kuytuda bu koku var. İncir ağacı ve sidiğin bu pis karışımı Antalya falezlerini de gezilemez duruma getirdi.