Kırmızı beyazlı takımda gözle görülür bir düşüş var.

Son 5 maçtır 3 puanı bir arada göremedi.

Daha vahimi 9 haftada sadece bir kez galip gelebildi.

Bu tablo haliyle eleştirileri de beraberinde getirdi.

Sezon başında ‘Avrupa’ diyenler şu sıralar ‘Düşecek miyiz?’ demeye başladı.

Futbolda erken konuşmayı sevmem. Ancak Avrupa’nın hayal olduğunu söyleyebilirim. Düşmeye gelince. Açık konuşmak gerekirse korkuyorum. Şayet böyle devam ederse korkularımın gerçekleşmesinden de büyük endişe duyuyorum.

Peki ne yapmalı?

Yönetim bir an önce düğmeye basıp işi ciddiye almalı. Gündemi sürekli flaş transfer söylentileriyle meşgul etmemeli. Yaşanan çim sorununa eğilmeli ve köklü bir çözüm bulmalı. Aksi halde taraftarın takımdan uzaklaşmasının önüne geçemeyeceklerdir. Futbolcular arasında yavaş yavaş kendini göstermeye başlayan huzursuzluğa hemen el koymalı ve olayın büyümemesi için gerekeni yapmalı.

Yukarıda sıraladığım maddeler inanın bana takımın performansını etkiliyor. Haliyle kötü sonuçlar da kaçınılmaz oluyor. Uyarılarımın dikkate alınması durumunda kaygıların ortadan kalktığını göreceksiniz.

Gelelim hoca olayına.

Sahi Antalyaspor’da hoca kim?

Bu soruya en güzel yanıtı gazeteci dostum Murat Özgen verdi.

Özgen, “Aslında teknik direktör Yusuf Şimşek, resmiyette Mustafa Ati Göksu, kenarda Alaatin Gülerce var. Fakat aslında Eto’o.”

Maalesef tablo bu. Böyle bir takımdan başarı beklemek sizce de zor değil mi? Bu nedenle yönetimin teknik heyet konusunda ciddi ve kararlı bir adım atması gerektiğini düşünüyorum.

Bu arada, Antalyaspor’un puan olarak kötü olduğunu düşünmüyorum. Süper Lig’e yeniden çıkan bir takımın 13. hafta sonunda 17 puanla 10. sırada bulunması aslında kötü bir durum değil. Ben buraya takılmıyorum. Ben takımın iyi yönetilmediğini ve böyle devam etmesi halinde bizi kötü günlerin bekleyeceğini söylemeye çalışıyorum. Yani yönetimin erken önlem alması gerektiğini hatırlatıyorum.