Siz yöneticilerin de bulunduğu tribünlere o kol(!) hareketini yaptığında yollayacaktınız.
Maaşını sizden almasına rağmen geçmiş başkan ve yöneticilerini överek ince mesaj verdiğinde biletini kesecektiniz.

Oğlunun düğününe hiçbirinizi çağırmadığında sizi önemsemediğini anlayacaktınız.
Her yenilgi sonrası masal okuduğunda Antalyaspor’u artık düşünmediğini görmezden gelmeyecektiniz.

Basına transfer dedikodusunu yaydıktan sonra sizden “Bana sahip çıkın” diyerek açıklama istediğinde iyi niyetli olmadığını anlamalıydınız.
Kötü sonuçlara rağmen istifa etmeyerek tazminatını almak için ısrarla kovulmayı direttiğinde “Artık yeter” demeliydiniz.

Demediniz, yumruğunuzu masaya zamanında vurmadınız.
Tahmin ettiğiniz gibi teknik direktör Ersun Yanal’dan söz ediyorum.
Antalyaspor Yönetimi, Yanal ile yollarını ayırdığını resmen duyurdu. Bu açıklamayı yapmak bile kolay olmadı. Gitmemek için direten Ersun Yanal, iki gün yönetimle alacakları için pazarlık yaptı. O’nu getiren, aylık 900 bin TL maaş veren, kendisiyle 3,5 yıl sözleşme imzalayanlar ise mevcut yönetimin çırpınışını zevkle izledi.

Özetle, olan Antalyaspor’a oldu, hem maddi hem de manevi olarak sıkıntıya girdi. Yine de zararın neresinden dönersen kardır mantığıyla hareket edilmesi Antalyaspor’un hayrına olacaktır diye düşünüyorum. Başkan Aziz Çetin ve arkadaşlarına kolaylıklar dilerim.

Adım adım yazdım
Antalyaspor’da misyonunu tamamladığına inandığım, heyecanını yitirdiğini gözlemlediğim teknik direktör Ersun Yanal dönemi resmen kapandı.
Bunun olacağı belliydi.
14 Eylül’de kaleme aldığım köşe yazımda, “Ersun Yanal ‘Beni gönderin’ havasında” diye yazdım. “Yönetimle arasının açık olduğu yüzüne net olarak yansıyor. Sahaya sürdüğü kadro, oyun içinde yaptığı değişiklikler O’nu ele veriyor” demiştim.

20 Eylül tarihli “Yanal gitmeli mi? Yönetim ne yapmalı?” başlığıyla yazdığım yazıda ise, “Gitmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Çünkü heyecanını yitirmiş, maçlara odaklanamıyor. Odaklanamayınca peş peşe hatalar yapıyor, agresifleşiyor. Tüm bunlar da Antalyaspor’a kan kaybettiriyor. Bu nedenle Antalyaspor ile yollarını ayırmasının iki taraf için yararlı olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullanmıştım.

27 Eylül’deki köşe yazımda da, “Antalyaspor günü kurtardı” başlığını attım. Yeni Malatyaspor galibiyetinden, “Son haftalardaki kötü gidişe ‘dur’ demek için kazanmak elbette önemliydi. Ancak iyi oyundan söz etmemiz mümkün değil. Antalyaspor, rakip çok kötü olduğu için hanesine 3 puan yazdırdı. Bir diğer deyişle günü kurtardı. Etkili ve yetkili kişiler sonuca kanıp galibiyetin büyüsüne kapılmamalı” diye uyarıda bulunmuştum.

Sonrasında Antalya’da oynanan ve mutlak galibiyet beklenen Adana Demirspor maçında alınan yenilgi. Bu yenilgi bardağı taşıran son damla oldu ve yönetim “Güle güle Ersun hoca” dedi.