Tam bir “gariplikler ülkesi” haline geldik..
Birileri bir şeyler söylüyor, “kendini akıllı-bilgili-kültürlü” gören birileri de bunlara körü körüne inanıyor..
Bugün bu garipliklerden bir-ikisini anlatacağım sizlere..
…
ASGARİ ÜCRET
Biliyorsunuz, siyasi parti başkanlarımız asgari ücreti açık arttırmaya çıkardı adeta..
1400 liradan 5000 liraya kadar, sallayan sallayana..
Onlar siyasetçi, koltuk kapmak için atıyor tamam da, benim aydın(!) insanlarım bunlara nasıl inanıyor, işte bunu anlamakta zorlanıyorum..
…
Önce herkesin şunu bilmesi lazım; “asgari ücreti hükümetler belirlemiyor”..
Kim belirliyor?
Kamu, işçi ve işveren kuruluşlarından oluşan “Asgari Ücret Tespit Komisyonu” belirliyor..
Bu Komisyon, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın tespit edeceği üyelerden birinin başkanlığında toplanıyor ve şöyle oluşuyor:
- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü veya yardımcısı..
- İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü veya yardımcısı..
- Devlet İstatistik Enstitüsü Ekonomik İstatistikler Dairesi Başkanı veya yardımcısı..
- Hazine Müsteşarlığı temsilcisi..
- Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığından konu ile ilgili dairenin başkanı veya yetki vereceği bir görevli..
- “Bünyesinde en çok işçiyi bulunduran” en üst işçi kuruluşundan değişik işkolları için seçecekleri 5 temsilci..
- “Bünyesinde en çok işvereni bulunduran” işveren kuruluşundan değişik işkolları için seçeceği 5 temsilci..
…
Yani..
Asgari ücreti belirleyecek komisyonda devletten 5, sendikalardan 5 ve işveren kuruluşlarından 5 temsilci yer alıyor..
Bu ne demek?
Başta Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli dahil, bütün siyasi parti başkanları açık ve seçik bir şekilde milletin gözlerinin içine baka baka “boş vaadde bulunuyor” demek..
Hükümet olsalar bile, “15 kişilik komisyonda 5 temsilci ile asgari ücreti istediği gibi belirleyemez” demek..
Çünkü..
Komisyon, üye oylarının çoğunluğu ile karar alıyor..
…
Bu durumda..
“Asgari ücret 1500-5000 lira olacak” diyenlere hala inanıyor musunuz?
Peki..
Asgari ücret konusunda böylesine “kandırıkçılık” yapanların;
“Çiftçiye mazot 1.5 lira, emekliye ikramiye, her aileye maaş, sorunsuz bir Türkiye” gibi söylemlerini gerçekleştirebilmesine ihtimal veriyor musunuz?
…
1.5 LİRAYA MAZOT
Yine Kemal Kılıçdaroğlu..
“Mazotu çiftçiye 1.5 liraya vereceğim” diyor..
Nasıl yapacakmış?
Mazotun rafineriden çıkış ücreti 1 lira 21 kuruş(muş), 1.5 liraya verince zarar etmesi mümkün değil(miş)..
“Dolaylı vergiler” nedeniyle mazotun fiyatı 4 lirayı geçiyor, doğru..
(Dolaylı vergileri niye var? bunu anlatması biraz uzun, ama siyasi parti başkanları bunu çok iyi biliyor..)
İyi de..
Şu soruların cevap bulması lazım:
1- Sen mazotu çiftçiye 1.5 liradan verdiğinde, sanayici-taşımacı esnafı gibi “mazot kullanan diğer iş sahipleri”ne haksızlık etmiş olmayacak mısın?
2- Bu çifte standard için onlar isyan etmeyecek mi?
3- Bu isyana karşı sessiz kalma imkanın var mı?
4- Bu arada, “dolaylı vergiler” nedeniyle bütçeye mazottan gelmesi gereken para ne olacak, bu açığı nereden karşılayacaksın?
…
Kılıçdaroğlu, bütün bunlara “akılcı” bir cevap veremiyor..
“Türkiye büyük bir ülkedir, bulunur” deyip geçiştiriyor..
Biz bu tür vaadleri ve “Türkiye büyük bir ülkedir” gibi milletin milli duygularını kabartan hassas cümleleri çok gördük..
Ve Antalya olarak, “içi boş vaadler”e de sonuçlarına da Mustafa Akaydın’la çok yakından şahit olduk..
…
Özetle..
Seçmenleri “akılcı “ olmaya davet ediyorum..
Seçmen akılcı olmalı ki, bu ülke 70’li ve 90’lı yılları bir daha yaşamasın..
Karar sizin..