Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın “meslek komiteleri” seçiminden sonra 127 üyeli Meclis’e sadece 5 kadın girebildi..
Yeliz Gül Ege, Şule Kaya geçen yıl da varlardı, bu yıl tekrar seçildiler..
Münevver Gençtürk, Zeynep Özkurt ve Nilay Akbaş da yeni dönemde görev yapacaklar..
122 erkeğe karşı sadece 5 kadın üye..
İnsana ne kadar “komik” geliyor değil mi?
…
Gördüğünüz gibi..
ATSO Meclisi’ndeki bu manzaranın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden pek bir farkı yok..
Görünüş, “erkek egemen toplumuz” lafını ağızlarında sakız eden kadınları ve kadın yalakası erkekleri adeta “haklı” çıkartıyor gibi..
“Gibi” diyorum..
Çünkü, popülist yaklaşım sergileyenler, “işin aslı”na bakmadan “laf olsun torba dolsun” türünden konuşuyor da konuşuyor..
Nedir “işin aslı”?
Kadınların büyük bir çoğunluğunun “kolaycılığı” seviyor olması..
Bu büyük çoğunluk mücadele etmeyi, gerektiğinde savaşmayı göze almıyor olması..
Her ne elde edilecekse, gümüş tepsiler içinde kendine sunulmasını bekliyor olması..
Maalesef..
Çok az sayıda kadın, iş hayatında da siyasette de erkeklerle kora kor bir mücadele veriyor..
…
“Türk örf ve adetleri, din unsuru, mahalle baskısı, eğitim gibi etkenler çocukluklarından itibaren kızlarımızı-kadınlarımızı hep baskı altında tutuyor, tabii ki böyle bir sonuç çıkar” diyenler de “kolaycılığa” kaçıyor..
Gerçeklere gözlerini kapatıp, başarısızlıklarını “suçlama”yla örtmeye çalışıyor..
…
Önce şu gerçeği kabul edelim:
Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada “erkek egemen” değil, “kadın egemen” bir yapı var..
Siz bakmayın erkeklerin “erkeklik” taslamasına..
Her erkeği “anası, eşi, kız arkadaşı, sevgilisi, metresi, kızkardeşi, baldızı, hatta uzaktan aşık olduğu biri” olmak üzere mutlaka bir “kadın” yönlendirir..
Ya üzmek istemez, ya da kaybetmeyi göze almaz..
Bir kadını etkilemek ister..
Bir kadın tarafından beğenilmek, istenmek ister..
Kazanamayacağı bir tartışmanın içine girmek istemez..
Başının etinin yenmesini göze almaz..
Her erkek (istisnalar kaideyi bozmaz) ne yaparsa , ne yapacaksa daima bu duygulardan birinin etkisiyle davranır..
Ve..
Sonuçta mutlaka, ama mutlaka “kadının istediği” olur..
Bir kadın, bir erkeğe istediğini yaptıramıyorsa, “aptal”ın önde gidenidir ve “başa gelen çekilir” şarkısını söyleye söyleye yaşamaya müstehaktır..
…
Gelelim kadınların iş hayatı ile siyaset dünyasında niye hep azınlıkta kalıyor olmalarına..
Başta da dediğim gibi, bir erkek gibi mücadele etmeyi sevmiyorlar..
Zorlandıkları anda, “aman boşver, ben keyfime bakarım erkek getirir” düşüncesine sarılıyorlar..
Üyelik, adaylık, hatta yöneticilik gibi gerçekten “savaş” isteyen konularda ortalarda pek görünmüyorlar..
Herşeyin kendilerine sunulmasını bekliyorlar..
Bu beklentileri gerçekleşmeyince de, “erkek egemen toplum” suçlamalarıyla “kota” istiyorlar..
“Mücadele etmiş, savaşmış, başarmış” o çok az sayıdaki kadınları asla örnek almıyorlar..
…
Oysa..
İş hayatında da, siyasette de kadınlar ve erkekler hep eşit şartlardadır..
Hatta kadınlar bir adım da öndedirler..
Yapacakları tek şey, ortaya çıkmak ve savaşmak..
Bugün ATSO’Da 127 üyeli Meclis’te 5 kadın bulunuyorsa, bunun tek suçlusu kadınların bizzat kendileridir..
Gidin o beş kadına sorun bakalım..
Bu Meclis üyeliği onlara sunuldu mu, yoksa verdikleri mücadele sonucunuda mı elde ettiler?
…
Gerek iş hayatında, gerekse siyasette erkeklerle kora kor mücadele edebilen..
Özellikle aklını kullanıp erkekleri yönlendirmeyi becerebilen..
Başarısızlıklarını, erkekleri suçlayarak örtmeye çalışmayan..
Bütün kadınlarımızı kutluyorum..
Diğerlerinin de bunlardan derslerini almalarını diliyorum..
Veleddalin amin..
Trend Haberler

Ali Yılmaz’ın tüm mal varlığına el konuldu

Meğer Narenciye’yi Karabulut almış!

Ali Yılmaz dahil 8 kişi cezaevine gönderildi

Antalya’nın köklü kuyumcusu sessizce kapandı: Gökhan Böcek yaktı ve kaçtı

Antalya’da EDS'lerin devreye gireceği tarih belli oldu

Ali Yılmaz sessizliğini bozdu: ‘İş birliği olsaydı davalık olmazdım’