Dün yazımı yazamadım..
Kızım Betül görünmez bir kaza geçirince, biz de günü hastanede geçirmek zorunda kaldık..
Bu nedenle..
Dün yazacaklarımı bugün okuyacaksınız artık..
Bağışlayın..
…
İnsanların “konuşma ve davranış üslubu” kişiliklerinin aynasıdır..
Nasıl konuştuklarına, ne söylediklerine bakın, ne olduğun anlarsınız..
Siyasette de böyledir..
Siyasetçilerin konuşma ve davranış üslubu, onların “siyasi kişiliğini” yansıtır..
Ama..
Aynı zamanda, mensup olduğu partinin “düşünce tarzını” da ortaya koyar..
…
Şimdi..
Bütün siyasi partilerin genel başkanları ile milletvekillerini ve de aday adaylarını izliyorsunuz..
Haydi söyleyin..
“Üslubu doğru” birini görebiliyor musunuz?
Hiç sanmam..
Ama..
Şunu bilin ki..
Siyasetin bu görüntüsü, Türk milletinin manzarasıdır..
Maalesef milletimiz gerilimi, dövüşü, küfürü, kabadayılığı çok seviyor..
Böyle olunca da..
Siyasetçiler milletin sevdiği gibi hareket etmekten kaçınmıyor..
…
Örneğin, Deniz Baykal..
Siyasi yaşamı boyunca hep “gerilim siyaseti” yaptı..
Uyuşmak, anlaşmak gibi bir özelliği yok..
Siyasi geçmişini bilenler, bunu biliyor..
Geçtiğimiz gün Başbakan’a “ulan” demesinin altında yatan en büyük sebep, yine bir “gerilim” yaratmak..
Aslında..
CHP bunu hep yaptı..
“Yeni Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu farklı olacak” diye bekleniyordu..
Ama..
O zaten en baştan “Başbakan’ın kimyasını bozacağım” diyerek kişiliğini ortaya koydu..
Böylece..
“CHP’nin yol haritası” da belirlenmiş oldu..
Bugün, bunları izliyorsunuz, izleyeceksiniz..
…
Bu arada..
Antalya, CHP için bir çeşit savaş alanı haline geldi..
Kılıçdaroğlu, “Büyükşehir’lerde oyumuz bir tek Antalya’da düşüyor” dedi..
Bu, “bakın Baykal’ın kurduğu teşkilatın ve Baykal’ın başkanlarının yönettiği Antalya’nın manzarası bize neler kaybettiriyor” diye yorumlandı..
Baykal’a karşı ağır bir suçlamaydı bu..
Aynı zamanda, “ey Baykal efendi, bu seçimde Antalya’da oyları geçmiş seçim seviyesinin üzerine çıkardın çıkardın, çıkaramadın bittin” demekti..
Baykal bu mesajı çok iyi aldı..
“Bitmemek” için bir şeyler yapmalıydı..
Önce, “kendi içine dönük bir mücadele veren Antalya teşkilatını” dışarıya döndürmeli, milletin dikkatini de çekmeliydi..
Ne yaptı?
Birbirleriyle kavgalı, hiç geçinemeyen İl Başkanı ile Büyükşehir ve Muratpaşa başkanlarını yanına alıp toplantılarda ve gezilerde boy göstermeye başladı..
Kasaba kasaba, köy köy dolaşmaya çıktı..
Siyasi hayatı boyunca hiç böyle bir şey yapmamıştı..
Ardından Başbakan’a “ulan” diyerek, içe dönük partililerin dikkatini “dışa” döndürmek istedi..
Ardından gazetecileri toplayıp yemek yedirdi, “ben buradayım” mesajı vermeye çalıştı..
Oysa..
Bunu da bugüne kadar hiç yapmamıştı..
Ama..
Papuç o kadar pahalı ki..
Neyi varsa, ortaya koymak zorunda artık..
…
CHP’nin “kimya bozmaya” yönelik çalışmaları..
Baykal’ın çırpınışları..
Antalya halkına “yeterli” gelir, CHP’nin oyunu arttırır mı bilemem..
Bunu zaman gösterecek..
Ancak, bir önerim var..
Baykal, “8 milletvekili rahat çıkartırız” demiş..
Bence Kılıçdaroğlu, Baykal’ı 8. sıradan “aday” göstermeli..
Ardından da, “hadi bakalım göster kendini” demeli..
Siz ne dersiniz?