Aslında bugün 2 yıldır bir türlü sayılamayan, o sayılamama nedeniyle Orman-Büyükşehir müsabakalarının sıkça yapıldığı Sarısu konusunu ele alacaktım ancak, önemli bir gelişmeyi zaman aşımına uğratamazdım.
Bu vesileyle Sarısu’yu bir-iki günlüğüne erteliyorum. Belki bu süreçte Orman-Büyükşehir müsabakaları ile ilgili ciddi bir gelişme baş gösterebilir.
“Sayılamayan” sözüne takılı kalanları aydınlatmak açısından, “Çam ağaçları sayısı” olduğunu özellikle belirtmek isterim.
Dün, Deniz Baykal’ın Aksu’da gazetecilerle buluşup, Köfte-Piyaz menüsü ile ilgili yorumda bulunmuştum ya.,
Sabahın köründe benim o yorumu Ali Buldu da ahaliye ünnemiş.
Bizim Ali ünnerken de, “Acaba kendisine davet mi gelmedi” deyivermiş.
Sanki kendileri her gittiği yere davetli olarak gider de.,
Bizi de tirmisçi yerine mi koymak istedi ne?
Öncelikle CHP’nin İl Başkanı bizi telefonla arayıp, “Bir davetimiz var. İcabetinizi bekliyoruz” diyemez.
Haddi olamaz.
Nedeni ise, bırakın İl Başkanlığı seçimini-ki kendisi bile aday olup olmayacağını o zaman daha bilmiyordu, Özer Ülken’in parti içi yanlışlığını bizzat Muratpaşa İlçe örgütü seçiminden önce yüzüne vuran kişiyiz.
CHP İl Başkanı seçildikten sonra, kendisiyle ilgili müspet veya menfi haberlerimize karşı takındığı tavır, çağırma-arama veya davet olayının bahanesidir.
Nedeni şimdi anlaşılmış mıdır?
Deniz Baykal 50 yıllık siyasi yaşamında seni ne zaman muhatap alıp, “Benim Antalyalı gazetecim” deyip bağrına bastı da, köfte-piyaz davetine koşa koşa gidiyorsunuz diye adama sormazlar mı?
Ben kendimi sordum saydım.
Ali Buldu da bu sayım işini ahaliye ünnemesiyle, sayesinde bu akşam için balık-rakı daveti aldım.
Köfte’nin neyden yapıldığını artık kimse anlayamıyor. “Neyden” derken, “Ne etinden” demek istediğimi pek ala anladılar.
Ama balık öyle mi?
Çeşit çeşit tezgaha sıralanmış. Resmen, “Ye beni” daveti yapılıyor.
Öyle gündüz ile akşamın birleştiği ve dar bir zamana oturtulduğu bir ortama değil. Canın çektiği kadar balık-rakı keyfi yapmaya davetliyim arkadaş.
Ve hiç kimse de şahsıma, “Burada konuştuğumuz burada kalacak. Konumuz sohbet neyim” asla diyemeyecek.
Çünkü ben gazeteci olduğum için aldım bugünkü rakı-balık davetini.
Yoksa, köfte-piyazsız kalanlar olabilir ancak, şükürler olsun ki, balıksız ve rakısız kalmış değiliz.
Gazeteci olarak bir yere davet edileceğim. Konuşulanları duyacağım ama aklımda tutmayıp, oradaki sözleri-hitapları hiç olmamış gibi davranacağım. Önüme konanı görmemiş gibi yiyip, bu günümü hiç yaşanmamış gibi kabul gördüreceğim.
Yazılmayacak, çizilmeyecek ve fotoğraf bile çekilmeyecek.
Oldu canım.
Başka bir emriniz?
Yemeğini ye, söylenenleri emir telakki et.
Etmediler mi?
Ben etmem arkadaş.
Biz etmeyiz.
Etmeyeceğiz de.
Bu durumda sen hala davetli-davetsiz diyebiliyor musun?
Afiyet şeker olsun.