Bugün biraz “genel” bakalım..

ABD’de belediye başkanları..
Bizdeki gibi..
Seçim akşamı gelip, belediye binasına parti bayrağı falan dikmez..
Seçildikten 3 ay sonra göreve başlar..
Biliyorsunuz, ABD Başkanı da seçildikten 6-7 ay sonra görevi teslim alıyor..

Peki..
Belediye başkanları, niye 3 ay sonra göreve başlar biliyor musunuz?

BİRİNCİ AY..
Central Intelligence Agency, yani CIA, yani Amerikan Merkezi Haberalma Örgütü tarafından ABD’nin dünyaya karşı stratejileri anlatılır..
ABD’nin önemi anlatılır, eğitilir..
İKİNCİ AY..
Bu defa Federal Bureau of Investigation, yani FBI, yani Federal Soruşturma Bürosu ve yurt içi devlet güvenlik örgütleri tarafından eğitime alınır..
ABD’nin iç güvenliğinin nasıl sağlandığı konusunda bilgilendirilir, eğitilir..
Kimlere dikkat etmesi gerektiği gösterilir..
Şehir hakkında gerekli bilgiler verilir..
ÜÇÜNCÜ AY..
ABD’nin hukuk kurumları ile diğer kamu kurumları tarafından eğitime alınır..
Anayasa, yasalar, şehircilik konularında bilgilendirilir, eğitilir..
Görevi devir almadan bir hafta önce ise..
Kentin eski belediye başkanları ile 1 hafta birlikte olur..
Onların nelerle karşılaştığı konusunda sohbetler eder, tecrübeleri dinler..
Kimlere ve nelere dikkat etmesi gerektiğini anlamaya çalışır..
Görev ve yetkilerini nasıl kullanacağı konusunda fikir edinir..
Sonunda..
Katı bir “ulusalcı” olarak göreve başlar..
Ve..
Parti gömleğini çıkarır, herkesin “Başkan”ı olur..
...
Tabii ki, bu bir “sistem” meselesidir..
Ne yazık ki, bizde böyle bir sistem yok..
Bu nedenle de bizde..
Rant kavgaları..
Siyasi çıkar çatışmaları..
Yolsuzluk dedikoduları..
Çekemezlikler..
Bitmez, tükenmez..
Bu arada..
O kentte yaşayan vatandaş, esnaf, işadamı hizmet beklermiş, umursamaz..
Ya neyi umursar?
Kendine yakın bulduğu partililerini memnun etmeyi..
Bir dahaki seçimde adaylığını garantilemeyi..
Ve tabii ki milletin hoşuna gidecek bir-iki çevre düzenlemesi ve eğlence ile yeniden seçilmeyi..
Peki..
Asli görevi olan, kentin beklediği hizmetler ne olacak?
Diğer işlerinden fırsat bulursa..
Bir şeyler yapacak tabii..

Antalya’ya şöyle bir bakın..
Bitişik nizam şekilsiz-biçimsiz renk cümbüşü binalar..
Daracık yollar..
Ranta kurban edilmiş yeşil alanlar..
Halktan koparılmış sahiller..
Tıkanan trafik..
İyi şeylerin yapılmasını önlemek için mücadele eden bir zihniyet..
Sizce..
Bugüne kadar kaç tane seçilmiş başkan “asli görevi”ni yerine getirmiş?

İşte bütün bunları görünce..
İster istemez ABD’deki başkanları düşünmeden edemiyorsunuz..
Madem yüzümüzü gelişmişliğe çevirdik..
Teknoloji kadar..
Sistem de ithal etsek hiç fena olmayacak..
Olmayacak da..
Siyasetçilerimizde..
Bunu isteyecek bir zihniyet (kırıntısı) görüyor musunuz?