En son diyeceğimi şimdi söyleyip yazıma öyle başlamak istiyorum..

Duyduğunuz (hatta gördüğünüz) her şeye hemen inanmayın..

Hemen bir “neden” diye sorun ve “neden”ler bitene kadar araştırın, öğrenin, sonra o konuda bir fikriniz olsun..

Yoksa, asırlardır şekil değiştirerek süregelen “Batı’nın yalanları”na inanır ve hep yanlış yaparsınız..

SENARYO HİÇ DEĞİŞMİYOR

Taktikleri, özellikle her yerde öne sürdükleri ABD’nin oyunları hiç değişmiyor..

“Saldırmak, yönetimini değiştirmek istediği” ülkeyle ilgili inanılmaz bir “algı bombardımanı” yapıyor..

O ülkenin insanlarını mağdur, yöneticilerini kötü, diktatör veya kasap olarak gösteriyor..

BM Güvenlik Konseyi’nin diğer 4 daimi üyesini de yanına alıyor ve saldırıyor..

O ülkenin yönetimi yıkılıncaya ve ülke ekonomik olarak Batı’ya muhtaç hale gelene kadar her türlü katliamı yapıyor..

Örneğin Afganistan, Bosna-Hersek, Irak, Libya, Mısır’da olduğu gibi..

Bunları hallettiler, işlerini bitirdiler, şimdi sırada Kuzey Kore var..

Neymiş?

“Çocuk” denecek yaştaki bir diktatörün elinde nükleer silahlar varmış, bu da dünya için “tehdit”miş..

Saddam ve Kaddafi için de “aynı iddialarda” bulunmuşlardı, hatırladınız mı?

Her iki lider de öldürüldükten ve bu ülkeler Batı’nın oyuncağı haline getirildikten sonra anlaşıldı ki, nükleer silah-milah yok..

Olan o ülkelerin insanlarına oldu..

Irak’ta da Libya da insanlar mutluydu..

Saddam’dan ve Kaddafi’den halk çok memnundu..

Her ikisi de “halkın desteğini” alarak Batı’ya kafa tuttukları ve Batı’nın çıkarını değil, kendi ülkelerinin çıkarını düşündükleri için katledildi..

Şimdi de Kim Jong-Un’u katledip liderlerini seven Kuzey Kore halkını asimile etmek için kolları sıvadılar..

K. KORE “SERSERİ DEVLET”

“Yahu o çocuk(!) da hidrojen/nükleer bomba denemesi yapıp depremlere neden oluyor” diyeceksiniz..

Demeyin..

Batı tarafından Kuzey Kore’nin kaderi, bundan 40-50 yıl önce belirlendi..

90’lı yılların sonlarına doğru, “ABD’ye göre SERSERİ DEVLETLER” başlıklı bir yazı yazmış ve ABD’nin Kuzey Kore’ye saldıracağını ta o zaman anlatmıştım..

Araştırmacı –Yazar Yılmaz Dikbaş da, “ABD’nin Irak Yalanları” kitabında, bunları belgeleriyle ortaya koymuştu..

Peki, Batı (ya da ABD) “elinde hidrojen/nükleer silah var” diyerek Irak’a, Kuzey Kore’ye falan saldırıyor da İsrail’e ve diğer devletlere niye hiç dokunmuyor?

90’lı yılların sonuna doğru İsrail’in elinde 400 civarında hidrojen/nükleer silah vardı, şimdi daha da fazladır..

Buna rağmen İsrail, dünyada en çok “korunan ve kollanan ülke” durumunda..

Geçelim bizzat ABD’ye..

ABD’nin sahip olduğu hidrojen/nükleer silahların ne kadar olduğunu bilen var mı aranızda?

ABD, İsrail, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin, İran, Hindistan gibi ülkeler “hidrojen/nükleer denemeler” yapmıyor mu, bunlar depremlere neden olmuyor mu sanıyorsunuz?

Buna çifte standart, ikiyüzlülük, hatta birbirsuratlılık denmez de denir, söyler misiniz?

“YALAN” BOMBARDIMANI

UPI, AP, CNN, BBC gibi dünyadaki en büyük ve en etkin “haber ajansları” ABD ve İngilizlerin elinde ve kontrolünde..

Dünyanın yüzde 90’ı bu haber kanallarından gelen haberleri okuyor/dinliyor ve görüntüleri izliyor..

Türkiye’deki gazete, TV, dergi ve ajanslar da (bir-ikisi dışında) bu kanallardan gelenleri bize aktarıyor..

Bütün dünyayı “Saddam cellattır” yalanına nasıl inandırdıysa, sizleri de istedikleri her şeye inandırıyorlar..

İşte bu nedenle, “duyduğunuz, hatta gördüğünüz her şeye hemen inanmayın” diyorum..

Soruyorum; şu anda Kuzey Kore’nin başındaki çocuğu(!) tam bir baş belası gibi görüyorsunuz, değil mi?

Çünkü Batı, öyle görünmesi için adını saydığım o kanallar vasıtasıyla kurgulanmış haber ve fotoğraflarla bunun böyle görünmesini sağlıyor..

Kim Jong-Un nihayetinde, bir ülkenin lideri..

Ülkesini ve halkını düşünüyor, buna göre davranıyor..

Eğer biraz da milliyetçi ise (ki öyle görünüyor), ülkesini ele geçirmeye çalışan Batı’nın şirketlerine ve askerlerine elbette karşı çıkar, biz çıkmıyor muyuz?

Hidrojen/nükleer silahları varmış, Batı’daki bütün ülkelerde var..

HEPSİ YOKETSİN TEHDİT BİTSİN

Madem bu “hidrojen/nükleer silahlar” insanlık adına kötü, hepsi anlaşsın ve hepsi birden yok etsin..

Ama, Batı, bunu istemiyor?

Özellikle ABD, “dünyanın efendisi benim” pozisyonunda..

“Yaptıklarım sorgulanamaz, kimse bizi suçlayamaz, bize karşı gelinemez” kabadayılığı yapıyor..

Uluslararası hukuku hiçe sayıyor, “kuralları ben koyarım” diyor..

Bakın şimdi de ABD'den Kuzey Kore'ye askeri operasyon sinyali geldi..

ABD Savunma Bakanı Mattis, “Kuzey Kore tehditlere devam ederse, karşılık vereceğiz.. Çok sayıda askeri seçeneğimiz var” diyor..

Başkan Trump da, "Kuzey Kore'nin sözleri ve eylemleri çok düşmanca ve tehlikeli olmaya devam ediyor” diyerek, saldırmak için kamuoyu oluşturuyor..

Ama, adamların içişlerine karıştıklarını ve kendilerindeki nükleer silahları hiç konu etmiyorlar, farkındasınız değil mi?

SIRA BİZE DE GELEBİLİR

Ben, bugün bir olaya “farklı açıdan bakılması gerektiğini” söylüyorum sizlere..

Duyduğunuz (hatta gördüğünüz) her şeye hemen inanmayın, Batı’nın bir binbirsurat olduğunu anlayın artık derim..

Dikkatinizi çeker mi bilmem, ama ABD’ye göre Türkiye de bir “serseri devlet”..

Sakın bunu gözardı etmeyin, sakın..