İki hafta önce yapılan YGS (Yükseköğretime Geçiş Sınavı) için, çocuğunu sınav yerine götüren bir anne isyan ediyordu:
“Yetti artık bu çifte standart..
Çocuğumun da morali bozuldu..
Bu psikoloji ile sınava giriyor..
Bunu yapmaya kimsenin hakkı yok..”
…
Anne, bu isyanının nedenini şöyle anlattı:
“Sınava giren bütün çocukların üzerlerinde hiçbir şey bulunmaması gerekiyor..
Kalem-defter-silgi gibi sınav gereçleri bile olmayacak..
Hatta..
Sınava giren kız-erkek kim takmışsa, kemerlerini bile kapıda bırakmak zorunda..
Bu yüzden, öğrencilerin çoğu bu sınavlara eşofman giyerek geliyor..
Ancak..
Normalde bütün çocukları didik didik arayan kapıdaki görevliler, iş türbanlı öğrencilere gelince –nedense- müsamahakar bir tavır sergiliyor..
Bir bakıyorsunuz, yeterince aranmadan içeri giriveriyorlar..
Türbanlarının veya pardesülerinin altında telefon veya bir başka haberleşme cihazı taşıyıp-taşımadıkları ne malum?
Yanlış anlaşılmasın, ben inançlara karşı biri değilim..
İsteyen istediğini giysin, buna karşı da bir önyargım yok..
Ama..
Niye onlar didik didik aranmıyor?
Niye çifte standart bir uygulama yapılıyor?
Başta benim çocuğum, bunu gören çoğu öğrencinin morali bozuldu..
Ve böyle bir psikoloji ile sınava girdiler..
Bunu yapmaya kimsenin hakkı yok..”
…
Başbakan, “bütün gençlere eşit fırsat veriliyor” diyor..
Böyle bir Türkiye’de, bu tür bir çifte standart yapan, bu yönde talimat veren birilerinin varlığı artık Türk insanını rahatsız ediyor..
Olayı anlatan anne, “aslında orada bir çıngar çıkartacaktım, ama çocukların daha fazla morali bozulmasın diye tuttum kendimi” diyor..
Ve ardından ilave ediyor:
“Eğer aynı şeyleri bir dahaki sınavda görürsem, beni kimse tutamaz, çıngarın alasını çıkartacağım..”
…
Milli Eğitim Bakanlığı ile YÖK ve ÖSYM yetkililerine bir annenin bu isyanını aktarıyorum..
Sanırım gerekli mesajı aldınız..
Bir dahaki sınavda, böyle bir çifte standart olmaz inşallah..
………………………………………………..
Akıl sizce nedir?
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında adamın biri sorar:
“Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?”
Doktor:
“Bir küveti su ile dolduruyoruz..
Sonra hastaya üç şey veriyoruz..
Bir kaşık, bir fincan ve bir kova..
Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz..”
Ardından, soruyu soran adama bu kez doktor sorar:
“Mesela siz ne yapardınız?”
Adam şöyle cevap verir:
“Tabii ki, normal bir insan kovayı tercih eder..
Çünkü kova, kaşık ve fincandan büyüktür..”
“Hayır” der doktor, “normal bir insan küvetin tıpasını çeker..”
…
Kıssadan hisse:
Akıl, sadece bize sunulan seçeneklerle yetinmeyip, bunların dışında da çözüm bulabilmektir..