Ak Partili Zeyid Aslan’ın eli, CHP’li Engin Özkoç’un boğazında..
Etrafında da başka itiş-kakışlar yaşanıyor..
Yüzlerindeki ifade korkunç..
Dün hemen hemen bütün gazetelerin manşetlerinde bu fotoğraf karesi vardı..
Bir daha bakın..
TBMM Milli Eğitim Komisyonu’ndaki 4+4+4 tartışmaları sırasında çekilen bu fotoğraf, şu andaki Türkiye’nin fotoğrafıdır..
Kin ve nefret dolu..
Uzlaşma-anlaşma-sevgi-hoşgörü bitmiş..
…
Bir gün önce..
Bir televizyon kanalında 3 kravatlı oturmuş tartışıyor..
Yüzlerindeki ifade korkunç..
Başbakan’a ve hükümete küfür ede ede, bağıra bağıra konuşuyorlar..
Çıktığı her programda “şov” yapmayı çok seven zat-ı muhteremlerden biri, elindeki notları gösterip gösterip okuyor..
Ardından ilave ediyor:
“İşte bunların hepsi yandaş medyada çıkan haberler..”
Kin ve nefret dolu..
Nereye gitse “ötekileştirmeyi” sürdürüyor..
Uzlaşma-anlaşma-sevgi-hoşgörü bitmiş..
…
Bu iki görüntü neyi gösteriyor?
1- Bu toplumda artık bir “uzlaşma” olamayacağını..
2- Gücü eline kim geçirirse, canının istediği gibi bu ülkede at koşturacağını..
3- Gücü eline geçiremeyen de, her türlü gerginliği yaratarak huzuru bozacağını..
4- Kendine taraftar ararken, vizyon sunmak yerine korku yaratıp ötekileştirmeyi sürdüreceğini..
…
Geçtiğimiz hafta içinde bir pastanede CHP’nin il eski Başkanı Ömer Melli ile karşılaştık..
“Nasıl gidiyor” dedim..
Omuz silkti ve “nasıl gitsin, görüyorsun işte” dedi..
Ben “iki şey” kastetmiştim..
Mustafa Akaydın ve CHP manzaraları..
O da “iki şey”e böyle cevap verdi..
Sadece şunu söyledim:
“CHP bu çatışmacı-kavgacı görüntüsünden kurtulup, bir iktidar alternatifi olamazsa (ki bana göre hiç olamayacak) iktidar işte böylesine engelsiz koşu yapar..
CHP’liler iğneyi kendilerine, çuvaldızı Ak Parti’ye batıracaklar..
Milleti daha ne kadar uyutacaksınız, artık uyanma vakti gelmedi mi?”
Melli acı acı güldü, “ne yapabilirim” der gibi omuzlarını silkti ve “görüyorsun işte” dedi yine..
CHP’deki kin ve nefretin yarattığı çaresizliğin üzücü bir ifadesiydi bu..
…
Şu görülsün istiyorum..
Birileri bu ülkede “huzur” istemiyor..
“Huzur olmasın”la da yetinmiyor, Türkiye en az 3’e 4’e bölünsün istiyor..
Hemen hemen bütün siyasi partiler gaza getirildi..
“Neye mal olursa olsun” diyerek inanılmaz bir “iktidar savaşı” veriyor..
Bunu yaparken..
İletişim organlarının gücünü kullanmak için -o kravatlı zatın dediği gibi- bir “yandaş medya” yaratılıyor..
Toplumda herkes birbirini “ötekileştiriyor”..
Herkes konuşuyor, ama kimse kimseyi dinlemiyor..
Hemen her tartışmanın sonu ya kavgayla bitiyor, ya da zehir zemberek suçlamalarla..
…
Özetle..
Toplum gerildikçe geriliyor..
“Gergin”liklerden “akılcı” düşünce, uyuşma-anlaşma-uzlaşma çıkar mı?
Elbette çıkmaz..
Şu halimize bakın..
Kin ve nefret dolu..
Uzlaşma-anlaşma-sevgi-hoşgörü bitmiş..
Anlaşılan, yukarıdaki gibi resimleri daha sık göreceğiz..
Buna da alışsak iyi olacak galiba..
Yazık..