Dün gün boyu telefonlarım susmadı.
Kimisi “Ne olacak bu Antalyaspor’un hali?” dedi.
Kimisi de Antalyaspor nereye gidiyor?” diye sordu.
Buna benzer bir yığın soruyla karşılaştım.
Arayanların tamamında bir umutsuzluk, bir korku, bir tedirginlik vardı.
Açık konuşmak gerekirse Antalyaspor’un buralara geleceğini düşünmüyordum. Son haftalarda alınan kötü sonuçlar kırmızı-beyazlı ekibi girdabın içine çekti. Bundan dolayı Antalyaspor’a gönül verenlerin korkuya kapılmalarını anlayabiliyorum.
Sezon başında kaleme aldığım bir yazıda Antalyaspor’un Play-Off’a kalmasının zor olduğunu dile getirdim. Küme düşmeyeceğini de belirttim. Bugün yine aynı görüşteyim. Antalyaspor’un küme düşeceğine ihtimal vermiyorum. Ancak işlerin de sıkı tutulması gerektiği bir gerçek.
Haftalardır yaptığım birlik ve beraberlik çağrısını bir kez daha yineliyorum. Antalyaspor, cumartesi günü Eskişehirspor ile çok zorlu bir doksan dakikaya çıkıyor. Bu karşılaşma kırmızı-beyazlı ekip açısından son derece önemli. Sezon boyunca takımlarını yalnız bırakan taraftarların hiç olmazsa bu zorlu karşılaşmada üzerine düşeni yapmasını istiyorum. Atıp tutanlar da şimdilik sesini kessin ve Mardan Stadı’nın yolunu tutsun. Gün birlik ve beraberlik günü. Gün kenetlenme günü. Gün elele verme günü. Gün tek yürek olma günü.
Evet, bu takım hepimizin. Ona sahip çıkmalıyız. Bunun için de cumartesi günü Mardan Stadı’nı doldurup bu sezon alışılmışın dışına çıkmalıyız. Yani çok sevdiğimiz takımımıza destek olmalıyız. Bunu yaparak kötü gün dostu olduğumuzu göstermeliyiz.
Bu arada futbolcuların da geçmişe bir sünger çekmesi gerekir. Kendilerine bağıran taraftara küsmeyi bırakıp Antalyaspor’u ateş hattından nasıl uzaklaştıracakları üzerine kafa yormalılar. Yönetim ve teknik heyeti de es geçmeyelim. Onların da yapacağı çok şey var. Kısacası Antalyasporumuzun geleceği için kalan haftalarda kavga ve küskünlükleri unutalım. El ele verip takımı düzlüğe çıkardıktan sonra yine oturup birbirimizi eleştirelim. Ama bunu şimdi değil 4 hafta sonra yapılım.