Sürekli kaldırım işgallerini işleyen biriyim.
Bu konuda ayda birkaç kez yazı yazar, yetkilileri göreve çağırırım.
Bizim katkımız var mı bilmiyorum, ancak Büyükşehir Belediyesi sonunda düğmeye bastı.
Kentin bazı bölgelerine afişler asarak “Antalya işgal altında” sözcüğünü kullandı.
Buna karşı çıkan oldu. “İşgal” kelimesinin yakışıksız ve onur kırıcı olduğunu söyleyen oldu. Hatta bu sözün tahrik edici ve bu söz için bile istenmeyen şiddet olaylarının yaşanabileceğini dile getiren oldu.
Benim nazarımda vergi, kira, su ve elektrik parası vermeden kaldırımlara gelişigüzel stant açanlar “işgalci” konumundadır. Bu konuda Büyükşehir Belediyesi ile aynı görüşteyim.
Bunları dile getirdikten sonra gelelim bu yazıyı yazmama vesile olan olaya.
Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Abdullah Sevimçok, dün yazılı bir açıklama yaparak, Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlatılan bilboardlardaki ifadelerin “esnafı yaraladığını” söyledi. İfadeden kastı “işgal” kelimesidir.
Ben de diyorum ki, esnafın gocunacağı bir durum yok. Bu söz yukarıda da belirttiğim gibi hiçbir ücret ödemeden kaldırımı ele geçirmeye çalışanlara söylenmiş bir sözdür. Dolayısıyla dürüst esnafın alınganlık göstermesine gerek yok.
Sevimçok’un “Eğer denildiği gibi ortada bir işgal söz konusu ise bunun tek müsebbibi sadece ve sadece esnaf değildir” sözüne ise yüzde yüz katılıyorum. Zira belediyelerin bizzat işgallere davetiye çıkardığını da belirtmeliyiz. Örneğin, şehrin cadde ve sokaklarını, bizzat belediyeden para vererek kiralayan ve olur olmadık yerlere kondurulan ekmek büfeleri, simit tezgahları işgal ediyor. Bu realiteyi hatırlatmakta yarar var.
Bugün size kentin can damarı sayılan bölgelere kondurulan bazı büfelerden sözetmek istiyorum. Okuyunca ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Kazım Özalp Caddesi olarak bilinen Kapalı Yol’da en az 5-6 tane büfe var. Bunlar vatandaşların geçişine engel oluyor. Özellikle son zamanlarda bu büfelerin çoğaldığını görüyoruz. Herhalde Büyükşehir Belediyesi’nin haberi olmadan böyle bir şeye kimse cesaret edemez.
Valilik binasının tam karşısında bir büfe. Bu büfe kendi alanının en az iki katı daha büyük bir alanı da işgal etmiş. İnanın sayısını şimdi tam hatırlamıyorum. Ancak en az 4-5 buzdolabı dışarıya sıralanmış. Adamdaki cesarete bak. Tam Vali’nin odasının karşısında yapıyor bunu.
Bununla kalsa neyse.
Peki ya Konyaaltı Caddesi’ne ne demeli?
Barbaros Çay Bahçesi’nin tam karşısı. Yeni yapılan meydanda. Önceleri kondurulan küçük büfe bugün neredeyse kendi alanının 5-6 katı büyüklüğünde.
Burayı geçin, Varyant’a doğru gidin. Koca Varyant’ın ele geçirildiğine şahit olacaksınız. Seyir terası olduğu gibi buraya kondurulan büfeye dahil edilmiş.
Durmak yok yola devam! Atatürk Parkı’nın hemen girişindeki büfe de maşallah günden güne büyüyor. Büfenin etrafına 20’den fazla masa atılmış. Sanırsın bütün parkı almış.
Bu büfeler yakında dev alışveriş merkezlerine dönüşürse kimse şaşırmasın.
Özetle, Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı çalışma güzel. Kendi adıma destek veriyorum. Ancak hergün yenisi eklenen ve mantar gibi çoğalan ekmek büfelerine öncelikle el atmasında yarar var. Bunu yapmadıkça inandırıcılığı da olmaz, başlattığı çalışma da amacına ulaşmaz.