Bu hafta doğrudan tarım sektörüyle ilgili olmayan bir yazı daha hazırladım. Tarımla ilgili yazılarımıza önümüzdeki haftalardan itibaren devam edeceğiz.

Antalyamız tarihi, doğası, denizleri, koyları, plajları, otelleri ve ören yerleriyle dillerden düşmeyen cazibe merkezlerinden birisidir. Aslında turizm sektörü denilince ilk akla gelen şehirlerimizdendir. Sadece Türkiye’de değil, dünya genelindeki yeri de aynen böyledir.

Bu denli önemli bir şehrimizin bu değerlerine sahip çıkabiliyor muyuz?

İşte, bu yazının konusu da güzelliklerden bir parçasıyla, denizimizle ilgili. Yani Antalya’nın denize olan kıyılarıyla ilgili.

Bana göre şehrimizin güzelliklerinden plajlarımıza sahip çıkamıyoruz. Bizlere düşen yatırım yapmak değil, yapılanlara sahip çıkmak. Güzelliklerimizi kirletmemek.

Antalya’da yüzmek için gidilecek en güzel yerlerin başında Konyaaltı plajları gelir. Yaz aylarında, gün boyu binlerce misafirini ağırlayan bu güzelliği pisletiyoruz.

Akşam denizin sesi ile keyif sürmek isteyenlerin bıraktıkları alkol şişeleri bizleri bezdiriyor. Sahilde kahvaltı yapanların, yemek yiyenlerin artıklarını bırakmaları cabası. Su şişeleri de böyle.

Soyunma kabinlerini Büyükşehir Belediyesi her yıl elden geçiriyor. Ancak insanlarımız kirletmeye devam ediyor.

Topçam adı verilen koyun durumunu yerinde görmek gerekiyor. Zaman zaman denizin üzerinde yağ tabakaları, köpük köpük olan sular, beyaz küçük plastik malzemeler, otlar, çöpler dalgaların sürüklemesiyle bedenlerimize yapışıyor.

Tekne turu yapılan Adrasan civarındaki koyları da kontrol etmeliyiz. Lara plajlarındaki kirliliği de düşünmeliyiz.

Bu konuyu turizm mevsiminin tam ortasında şehrimize zarar vermemek adına fazla uzatmak istemiyorum.

Sadece birkaç soru yönelterek tamamlayacağım.

Konyaaltı sahillerine özellikle öğleden sonraları dalgalarla birlikte gelen kirliliğin kaynağı nedir? Araştırılmalı.

Hurma Atık Su Artıma Merkezi’nden denize atık bırakılıyor mu? Bırakılması gereken miktar aşılıyor mu? Malum, daha önce bu konu bir ceza kesildiğini de okumuştuk. Kontrol edilmeli.

Ve denize gidip de ishal, kusma ve benzeri rahatsızlıklar yaşayanlar var mı?

Bu soruların cevapları araştırılmalı ve sorunlar varsa önlem alınmalı.

Bu konuyu geçtiğimiz günlerde Sivil Düşünce Derneği’nin ev sahipliğinde misafir edilen Mv. Kemal Çelik Bey’e aktarmaya çalışmıştım. Konuyu yakından takip edeceğini belirtmişti.

Şehrimizi seviyoruz.

Şehrimizin güzelliklerine başta denizimiz olmak üzere sahip çıkmalıyız.