Antalya’da havalar az da olsa ısınmaya başladı. Isınan hava ile birlikte doğa da uyanmaya başladı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Antalya’ya dilenmek için yine gelecekler. Yeni turizm sezonu açılmadan bu sorunu çözmemiz gerektiğini düşünüyorum. Dilencilik dünyanın en eski mesleklerinden biri. Dilencilik, yardıma muhtaç olduğu gerekçesiyle başka insanlardan para, yiyecek ve benzeri şeyler istemektir. Geçimini bu şekilde sağlayan kişiye dilenci denir. Dilenciliği meslek haline getirenlerin sayısı nüfusun artışına orantılı da her geçen gün artıyor. Metropol şehirlerimiz başta olmak üzere büyükşehir belediye sınırları içerisinde ve ilçe yerel yönetimlerin kontrolü altındaki yerleşim birimlerinde bu konu daima baş ağrıtan bir durum. Şefkatli ve ruhu temiz, merhametli bir toplum olmamızın da bir sonucu olarak ortaya çıkan ‘Dilencilik ve dilenenlere maddi manevi katkılar vermek’ de dilenciliği gelecek yıllara taşıyan bir durum oluşturuyor. Hatta bunun bir sektöre de dönüştüğünü söylemek mümkün. Yerel yönetimlerin kolluk güçleri, emniyetin resmi görevlileri ve memurları bu konuya hassasiyetle yaklaşmaları karşısında alınan önlemlere rağmen sayıları her geçen gün artıyor. Antalya şehir merkezi başta olmak üzere, cadde ve sokaklardaki bu artışın gözle görülür şekilde dikkat çekiyor olmasının önlemi daha uygulanabilir ve önlenebilir çözümlerle azaltılma ve yok edilme konusu toplumun da beklediği konudur. Dilenciliğin sektöre dönüştürülme çalışmasında ortaya koyulan mücadele dozunun artması ve yeni yöntemlerin bulunması kaçınılmazdır. Antalya’da bu görüntülerin turizmin başkenti kimliğine zarar vermemesi adına etkin yollar, doğru adımlar atılması için biraz daha gayret gösterilmesi herkesin ortak bakış açısıdır. Antalya bu yıl geçen yıldan daha fazla yabancı turisti ağırlayacaktır. Dilenciliği bitirelim. Bu kente gelen misafirlerimizin rahat ve huzurlu bir tatil geçirmeleri için hep birlikte mücadele edelim.