Bu ülkede kime dokunsan o haklıdır.
Bir tane Allahın kulu, “Ben şu konuda hakikaten haksızım” öz eleştirisi yapmaz. Yapmayı azap sayar!.
Kaç kişi icra ettiği mesleğinden memnun anketi yapsak, memnuniyetsizlik yüzde 51’in üstüne vurur.
Hangi esnafa, “İşler nasıl gidiyor” diye sorsak, “Bom b..” cevabını vereceği yüzde 90’ları bulur.
Kimin neyi iyi gidiyor ki?
Şükretmesini bilmek şart değil de..
Yaşadığın ülke gerçeklerini bilmek anayasa gibidir bu ülkede.
Gemisini yürüten kaptan..
Yürütmeyen kaptan bozuntusu..
O kadar çok bozuntu var ki alemde, kimin ne olduğunu bilebilmek artık marifet haline geldi.
Ama şu bir gerçek ki, “Bana arkadaşını söyle senin kim olduğunu söyleyeyim” yakıştırması var ya.,
Antalya’nın meşhur dönerciler çarşısı açısından bu çok doğru olsa gerek!.
Benim bir Serdar ağabeyim (Demirel) vardır. Tam manasıyla Antalya sevdalısı.
Serdar ağabey, Lara tarafındaki Falezler ile ilgili çığırtkanlıkları birilerinin çıkar ilişkisinden kaynaklandığını söylemekten bıkıp usanmıyor.
Serdar ağabeyim bunu söylerken, sadece Lara sahilindeki falezler üzerinde çakılı kalmıyor.
“En son Dönerciler Çarşısı’na ne zaman gittin” diye soruyu patlatıyor.
“Orada onlarca iş yeri var. Ve çoğu da dönerci. Yani insan oğlunun aklının ilk geçtiği yere hizmet veriyorlar. Gözün beğenmediğini mide nasıl beğenir yeğenim” diye söylenip.,
“Önüne konan dönerden bir çatal al ve kafanı oturduğun masadan yukarıya doğru kaldırıp, göğe bir bak. Bak bakalım o bakıştan sonra önündeki döneri yiyecek mide kalıyor mu sende, kalmıyor mu?.”
Bu nasıl bir örnekleme, bu nasıl bir dert anlatma şekliydi böyle?.
“Dönerciler çarşısı Antalya ile özdeşleşen bir mekandı yeğen. Ama eskilerde kaldı. Her yer pislikten geçilmiyor. Bu nasıl bir esnaflık zihniyetidir ki, insanları güneşten koruması için konulan camlar kir-pis içerisinde durur?” demekten bıkmıyordu Serdar ağabeyim.
Geçtiğimiz günlerde Antalya Valisi sayın Ahmet Altıparmak Dönerciler Çarşısı’na gitmiş. Döner yiyip, yeme sırasında yukarıya doğru bakmış mı, bakmamış mı bilemiyorum.
Ama çarşı esnafının üstesinden gelemediği oto park sorununu çok duymuş.
Eski İnönü Ortaokulu Karekapısı Projesi kapsamında Demirciler çarşısı ile birlikte yıkıldı. Yıkım sonrası yerine otopark yapıldı. Ama o otopark nedendir bilinmez kapalı. Üstü değil kapısına kilit vurulmuş.
Kapalı olması kimin menfaatına?
Dönerciler Çarşısı esnafının aleyhine olduğu kesin de, menfaatı kim temin eder işte bunu bulmak nedense kimsenin işine gelmiyor.
Hangi keyfe keder davranış anlaşılır gibi değil.
Ama aynı otoparkın kapalı olmasından dolayı Dönerciler çarşısı esnafı mağdur.
Dönerciler çarşısına gelmek isteyenlerin en büyük sorunları oto park. Mevcut olan otoparkın kapıları ise ardına kadar kapalı.
Dönerciler çarşısında onlarca iş yerinden sadece 6 tane dönerci var. Gerisi büfe, fotoğrafçı, telefoncu, konfeksiyoncu, incik-boncukçu.
Utanmasalar oto tamirhanesi açacaklar dönerciler çarşısına ve birileri de bunu umursama gereği bile duymayacaklar.
Tıpkı çarşıyı yapıp, “Gerisinden bana ne” denilmesi örneğinde olduğu gibi.