Dilencilik günlük yaşamda sık karşılaşılan bir sosyal sorundur. Sadece bizim ülkemizde değil her toplumda yaygın bir biçimde görülmektedir. Günümüzde dilencilik, bireysel ahlaki kötülük olmaktan çıkıp, kadim bir meslek haline gelmiştir.

Dilenciliğin, ekonomik, sosyal, kültürel pek çok sebebi bulunmaktadır. Bu sebepler ortadan kaldırılmaksızın dilencilikle mücadele edilebilmesi mümkün değildir. Türk Hukuku’nda dilencilik eylemi ile hukuki alanda mücadele amacıyla iki farklı düzenleme getirilmiş, bunlardan ilki, dilencilik kabahati,  ikincisi ise dilencilik suçu.

Dilencilik suçu ile dilencilik kabahatini ayıran husus, dilencilik kabahatinde bireysel dilenme söz konusu iken, dilencilik suçunda, bir çocuk veya engellinin dilencilikte araç olarak kullanılması söz konusu.

Dilenmek, şöyle tanımlanıyor; “Toplumda yaşamını sürdürebilmek için sahip olması gereken ekonomik imkanlara sahip olamadığı için veya aslında yoksul olmadığı halde kendisini yoksul göstererek ihtiyaç hissettiklerini elde etmek için ya da dilenmeyi bir hayat tarzı olarak benimsediği için, ekonomik imkanı olanlardan söz, yazı veya davranışlarla para veya eşya istemek.”

Dilenci, toplumun merhamet duygusuna hitap edecek farklı davranış tarzları da geliştirebilmektedir. Reşat Nuri’nin deyimiyle, “Dilencilikle merhamet başta geliyor. Sanatın bütün inceliği, o iyilik damarını yakalayıp derin derin sızlatmakta yatmaktadır.”

Bu nedenledir ki, iyilik damarını yakalayıp derin derin sızlatmak için, çoğu zaman dilencilikte kadınlar “anne” rolünü,  erkekler “yaşlılık” olgusunu ön plana çıkarmakta, “çocuk” figürü ise, dilenciliğe önemli bir boyut getirmekte, avantaj sağlamakta ve “dilenme ümidini” canlı tutmaktadır.

Antalya’da havaların da ısındığı şu günlerde haksız kazanca avuç açanlara adım başı rastlamak mümkün. Dilenciler avuç açtıkça, o avuçlar dolduruldukça turizm kenti Antalya’ya yakışmayan bu karelerin çıkması normaldir. Duygu sömürücüler ve bedavacılar yalandan yere ayağını, kolunu, kıçını saklayanları Antalya’nın her yerinde görüyoruz. Duygularınızı, saf ve temiz hissiyatınızı kullanarak cebinizdeki bozuk paraya, una, çorbaya, ekmeğe göz koymuşlara inanmayın diyorum.