Son galibiyetini ligin 3’üncü haftasında evinde Rizespor’u yenerek elde eden kırmızı beyazlı ekibin, zorlu maçta nasıl bir performans sergileyeceği merak konusuydu.
Pandemiden beri Antalyaspor’u deplasmanda çıplak gözle izleyememiş biri olarak bu maça gitmeye karar verdim. Maç günü gittiğim için takımın havasını görme şansım olmadı.
Ancak takım sahaya ısınmak için çıktığında umudumu kaybettim. Çünkü kazanma arzusunu futbolcularda göremedim. Hal böyle olunca deyim yerindeyse Antalyaspor maça 1-0 yenik başladı.
Olumsuz tabloya rağmen kırmızı beyazlılar, maça rakibine oranla daha iyi başladı. Tabi bunda Gaziantep temsilcisinin kötü olmasının payı vardı. İkinci yarıda iyice kabuğuna çekilen Antalyaspor, 52 ve uzatma dakikalarında yediği gollerle sahadan 2-0 yenik ayrıldı. Bu sonuçla Antalyaspor rakibine hayat verirken, puan cetvelinde de alt sıralara doğru inişe geçti.
Maçtan sonra kimileri Antalyaspor’un iyi oynadığını dile getirdi. Bunu kabul etmiyorum. Süper Lig’de şimdiye kadar izlediğim en kötü takımların başında Gaziantep FK geliyor. Bu kadar kötü bir takıma kaybediyorsan iyi oyundan söz edemezsin. Söz edersen gerçeği görmüyorsun demektir. Ancak bundan çıkarılacak dersler olabilir diye düşünüyorum. Antalyaspor yönetiminin bana göre olayın bu yönüyle ilgilenmesi gerekir.
Maç ile ilgili uzun yazmak istemiyorum. Ancak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Yönetim Milosevic’e nasıl oldu da yıllık 10 milyon TL verdi? Teknik direktör Ersun Yanal takımın en iyi futbolcuları arasında gösterilen Amilton ve Fredy’i ne amaçladı da oynatmadı? Bu soruların yanıtını camianın büyük bir bölümünün de beklediğini belirtmeliyim.
Hazır söz Ersun Yanal’dan açılmışken birkaç konuya daha değinmek istiyorum. Ersun hocanın kariyerini tartışmıyorum. Ancak Antalyaspor’da misyonunu tamamladığını düşünüyorum. Çünkü heyecanını yitirmiş, adeta ‘Beni gönderin’ havasında. Yönetimle arasının açık olduğu yüzüne net olarak yansıyor. Sahaya sürdüğü kadro, oyun içinde yaptığı değişiklikler O’nu ele veriyor. Rizespor maçından sonra taraftara yaptığı kol hareketi sonrası bile yumruğunu masaya vuramayan bir yönetimin nasıl bir tavır takınacağını açıkçası merak ediyorum.
Gaziantep’te gözüme çarpan bir diğer konu ise maça gelen Antalyaspor kafilesiydi. Kafilede bazı A.Ş. ve dernek yöneticileri ve eşleri vardı. Bazı davetliler de Başkan Aziz Çetin’in özel (!) konukları arasında yer aldı. Bu özel (!) isimlerin nasıl seçildiğini açık konuşmak gerekirse merak ediyorum. Ne gibi özellikleri vardı, neye göre seçildiler? Onları diğer yönetici veya camianın içinde bulunan etkili isimlerden ayıran artıları neydi?