Eski Otogar’ın hemen alt sokağında..
Yanında çocuğu ile yürüyen 50 yaşları civarında biri kolumu tuttu..
“Ali Beysiniz, değil mi” dedi..
Evet diye başımı sallayınca da devam etti:
“Sizi okuyorum, TV’de de izliyorum..
Bir derdimiz var, n’olur bunu da bir dile getiriverin..”
Kaldırıma doğru çekildik ve başladı anlatmaya:
“Ben Ermenek Mahallesi’nde oturuyorum..
Mahallenin yıllardır tapu bekleyen bir bölümü var..
Yerel seçim öncesiydi..
Süleyman (Evcilmen) Başkan yanında eşi ve kızıyla bizim oraya geldi..
‘İşte eşim, işte kızım, onların başı için yemin ediyorum seçimi kazanalım hemen tapularınızı vereceğim’ dedi..
Böyle yemin eden birine inanılmaz mı?
İnandık, oyumuzu verdik..
Ama..
Aradan 2 sene geçti..
Tapunun ‘T’sini ağzına alan yok..
Bunları dile getirin..
Versinler bizim tapuları..”
Adam haklı..
Yazacağıma söz verdim, gitti..
Muratpaşa Belediye Başkanı ve yetkilileri, sanırım gereken mesajı almışlardır..

ATSO’da görev yapan iki arkadaşımız dün ziyarete geldi..
Biraz sohbet falan derken..
Orhan, “abi n’olacak bu Halkkart’ın hali” dedi..
Ne olduğunu sordum..
O anlattı, ben de acı acı gülerek dinledim..
“Geçtiğimiz günlerde çocukları Hayvanat Bahçesi’ne götüreyim dedim..
Benim ev Portakal Çiçeği’nde..
Nostaljik tramvaya bindik, Halkkart’mı gösterdim, Dönerciler Çarşısı’na kadar geldik..
Oradan Antray’a binip Kepez’e gideceğiz..
Ama, o da ne?
Bu kart, bu tramvayda geçmez demezler mi?
Şaşırdım..
Daha o günlerde gazetelerde Mustafa Akaydın’ın açıklamaları vardı..
45 dakika içinde bir araçtan inip diğerine binildiğinde ikinci ücret alınmayacaktı..
Bunu da geçtim..
Elimdeki Halkkart’ın bu tramvayda geçmediğinin söylenmesi çok garibime gitti..
‘Hay senin gibi Akaydın’ın….’ dedim, karşımdaki görevli bana garip garip baktı..
Niye bakıyor abi..
Haklı değil miyim?”
Halkkart’ın marifetleri saymakla bitmiyor..
Bu da çarpıcı örneklerden biri..
Büyükşehir Başkanı ve yetkilileri, sanırım gereken mesajı almışlardır..

Yakın dostlarımdan biri..
Üniversite’de bir hoca..
Aday adayı olacaktı, birkaç gün sonra vazgeçtiğini söyledi..
Nedenini şöyle anlattı:
“Bilgi birikimlerim ve tecrübelerimle bu ülkeye bir faydam olsun istemiştim..
Parti il binasına gittim, şaştım kaldım..
Böyle grup grup oluşmuşlar, fısır fısır konuşuyorlar..
Bir grubun konuştuğunu diğeri duymuyor..
Birine yaklaştım..
‘Ben aday adaylığı için müracaat edeceğim, ne yapmam gerekiyor biliyor musunuz’ diye sordum..
Sesim biraz yüksek çıkmıştı galiba..
Oradakilerin bana bir bakışları vardı ki, vallahi korktum..
Adeta, ‘ne işin burada, çek git kardeşim’ der gibiydiler..
Ben rahat adamım..
Gerginliği pek sevmem..
Daha ilk adımımda bunu hissettiysem, sonrasını düşünmek bile istemiyorum..
Bir de yaşananları duyuyor, görüyoruz ya..
‘Boş ver’ dedim, sen git kendi işine bak..
Siyaseti de gerginliğe bırak..”
Siyaset yapmak kolay değil elbet..
Ama..
Siyaset yapanlar da yapacak olanlar da, bundan bir mesaj almışlardır..