Bugün sizlere sosyal medyadan “farklı bir bakış sergileyen” iki paylaşım aktaracağım..

Bunu biraz da “farkındalık” sağlayacak bir “haftasonu yazısı” olarak da kabul edebilirsiniz..

“YERLİ MUHALEFET” İSTİYORUZ

Bünyamin Zengin, “yerli muhalefet” istemiş..

İlginç değil mi?

Haydi paylaşımın tamamına bir göz gezdirin, “adam haklı” diyeceğinizden eminim..

Muhalefet..

- Yerli malını savunmalı..

- Özgürlüğü savunmalı..

- Laikliği savunmalı..

- Yerli ve milli sanayi üretimini savunmalı..

- Terör, uyuşturucu ve emperyalizme karşı olduğunu bağırmalı..

- Ezilmişlerin, köylünün savunucu olmalı..

- Kadınların, engellilerin, çocukların haklarını savunmalı..

- İnsanı sevmeli ve anayasanın insan haklarına sahip olması gerektiğini savunmalı..

- Tarihi ve cumhuriyeti, sağlam dış politikayı, yurtta sulh cihanda sulhu savunmalı..

- Adalet ve anayasaya ait çözümler ortaya koymalı..

- Güçlü ordu, güçlü devlet projelerini gündeme getirmeli..

- Evrensel hukuku, devletlerin imzaladığı uluslararası taahhütleri dile getirmeli..

- Kendi değerlerini bilmeli, Türklere özgü örf ve geleneğe sahip çıkmalı ve her yerde dile getirmeli..

- Vesayet odaklarına karşı olduğunu, içerde dışarda faiz bataklığından vatandaşı kurtaracağını ve vatandaşa müreffeh hayat sunacağını projelendirmeli ve buna da vatandaşa inandırmalı..

- Devletin ilkelerinin ve Atatürk'ün gerçek savunucusu olmalı..

- İktidar olduğunda kimseyi ötekileştirmeyeceğini, ayrım yapmadan bütün insanları kucaklayacağını göstermeli..

Beklenen/arzulanan muhalefet böyle olmalıdır..

Olmazsa, millet kendisi ve ülkesi için yeni muhalefet çıkaracaktır..

Biz, bize ait, dışarıdan emir almayan yerli muhalefet istiyoruz..

Güçlü muhalefet, iktidara yanlış yaptırmaz..

Ama, böyle bir muhalefet maalesef göremiyoruz..

Muhalefet partilerine diyorum ki;

Artık milletin zannettiğiniz gibi APTAL olmadığını anlayın da, yukarıda belirttiğim konuları benimseyin ve iktidar olabilmek için biraz çekidüzen verin kendinize..

Bu ülkenin güçlü bir muhalefete ihtiyacı var..

...

ANLAT ANLAT NEREYE KADAR?

Nebi Karakaş da, “ben geçmişi hatırlıyorum, ya sen” diyerek bir paylaşım yapmış..

Bi okuyun, bakalım hatırlayacağınız bir şeyler olacak mı?

Hatırlayalım..

Gelişmiş dünya ülkeleri, milenyumu ekonomik ve teknolojik gelişmenin ışığında kutlarken, Türkiye takvimlerde ve ekranlarda 2000 rakamı görmenin keyfini yaşamıştı..

Milenyuma girilen 2000'li yıllarda, yüzlerce belediyenin personeli birikmiş maaşlarını almak için eylem yapardı..

‘Güzel bakan güzel görür’ derler..

Bizim halkımız her durumda neşelidir, eylem yaparken bile halay çekerdi..

Farkında mısınız, 16 senedir halay çekemiyor personel..

Milenyuma girilen yıllarda, memur tayini çıkınca kiralık ev bakardı, ama ‘memursun’ diyerek ev verilmezdi onlara..

Ama, memur yine de isyan etmezdi, şartları kabullenmişti..

16 yılda memurlar ev sahibi oldu artık..

İşçiler memur olmadığı için ev bulamaz oldu..

Milenyuma girilen 2000'li yıllarda, Karayolları’nda çukurlardan kaçmak için slalom yapardık..

Formula pilotları gibiydik, direksiyon başında uyumak ne mümkündü?

Yaz gelince asfaltlardaki çukurlar yama yapılınca, ‘oh be gaymak gibi yol oldu’ denilirdi..

15 senedir araba sürerken uykumuz geliyor. :)

Sabah 06.00'da hastanede sıraya gelen 80 yaşındaki nine ‘geç mi kaldım’ der, kusuru kendinde arardı..

İlaç almak için ertesi gün 05.00'te sıraya girer, ancak öğleden sonra ve reçetesine yazılan 5 ilacın da 3’ünü alabilirdi..

Onu da antibiyotik yerine ağrı kesici almışlığımız vardır..

16 yıldır hastane kuyruklarına da hasret kaldık..

O kuyruklarda kaynaşıp yeni dostluklar ediniyorduk, şimdilerde sosyal medyada sanal dostluklara mahkum ettiler bizi..

Hastanelerde statü vardı, üniversite hastanesine SSK ve Bağ-Kur'lu, devlet hastanesine de SSK’lı gidemezdi..

Devlet hastanesinin acil girişinde hasta getiren ambulans bir vatandaşa çarpsa acile alınmadan kimlik kontrolü yapılır, yaralı SSK’lı ise müdahale edilmez SSK’dan ambulans istenirdi..

Ambulans gelebilirse SSK hastanesine kaldırılır müdahale edilirdi..

Eğer,  bu yaralanan kişi memur, Bağ Kur’lu ya da SSK'lı değilse ne yapılıyordu, ben de bilmiyorum..

Batan bankalardaki parasının peşinde insanlar yine uzun kuyruklarda beklerdi..

Yol yapmak için ihale yapılır, ilk ödeme peşin verilir, işe başlanır, günü geldikçe ‘hakedişler’ enflasyon oranında arttırılarak sürekli ödenir, ama yol bir türlü bitmezdi..

Devlete yapılan işler hemen hemen hep böyleydi..

Şimdi böyle şeyler yaşanmıyor artık..

Anlat.. Anlat.. Anlat

Nereye kadar be kardeşim?