Antalyaspor, şu sıralar tarihinin en başarılı sezonunu yaşıyor.
Ancak bu günlere kolay gelinmedi.
İsterseniz süreci kısaca hatırlayalım.
Teknik Direktör Mehmet Özdilek’in gelişinden başlayalım.
2008-09 sezonu. Antalyaspor’un 8. hafta sonucunda sadece 2 puanı var. Küme düşecek takımların başında gösteriliyor. Yönetim tehlikeyi erken seziyor ve Teknik Direktör Josef Jarabinsky ile yollarını ayırıyor. Mehmet Özdilek ile el sıkışılıyor. Bir diğer anlamda Özdilek ateşten gömlek giyiyor. Hedef kümede kalmak olarak belirleniyor. Genç çalıştırıcının gelişi çabuk hissediliyor ve ilk maçta Gençlerbirliği’ni deplasmanda yenerek ilk 3 puanını alıyor. Ardından Antalya’da oynanan maçta lider Sivasspor’u dize getiriyor. Sezonu ise 40 puanla 12. sırada tamamlıyor. Yani ilk hedef tutuyor.
Yönetim, kısa sürede büyük iş başaran Mehmet Özdilek ile 7 yıllık bir planlama yapıyor.
Yönetimin uzun süreli anlaşma kararına bazı kesimler itiraz etti. Her platformda rahatsızlıklarını dile getiren bu kişiler hiçbir zaman alternatif sunamadı, sunamadı. Sunanlar ise kendine yakın isimleri önerdi. Ancak yönetim doğru yaptığının bilincindeydi. O dönemde yönetimin aldığı kararı olumlu bulmuş ve desteklemiştim. Ben de zaman zaman eleştiri oklarının hedefi oldum. Şifo’nun gönderilmesi takıma yarar değil zarar vereceği görüşüm hiç değişmedi.
İlk sezonun ardından yönetim, Şifo’dan önlerindeki 3 yılda takımı ligde tutmasını istedi. Haliyle geride kalan 3 yılda mütevazi, ucuz ve bonservisi elinde olan oyuncularla kadro oluşturuldu. Bu süre zarfında takımın ligde kalması yeterli görüldü. Bunun başlıca nedeni ekonomiyi rayına oturtmaktı. Bana göre çok sıkıntılar yaşanmasına rağmen bu hedefe ulaşıldı. Yani sonraki 3 yılda Antalyaspor’un küme düşmemesi başarısızlık değil, başarıdır. Zira hedef böyle konulmuştu. Nihayetinde hedef tutturuldu. Özetle 7 yıllık planlamanın ilk 5 yılı hedeflendiği gibi sürüyor.
Bu sezon ise yönetim elini cebine attı. Son 3 sezonda borç ödeyen idare heyeti, Teknik Direktör Mehmet Özdilek’e bu kez transfer konusunda bütçe oluşturdu. Şifo da kendine göre bir kadro yaptı. Yani geldiğinden beri ilk kez istediği bir takım oluşturdu. Bu oyuncu kadrosu lige kötü başlasa da kısa sürede toparlanmayı bildi. Daha ilk haftalarda çıkışa geçen Antalyaspor, 10 haftalık süreçte Süper Lig’de en fazla galibiyet elde eden takım oldu. Oynadığı 10 maçta 7 galibiyet, 3 mağlubiyet alan kırmızı-beyazlılar, ligde beraberliği bulunmayan tek takım durumunda. Topladığı 21 puanla Galatasaray’ın 5 gol gerisinde ikinci sırada yer alan kırmızı-beyazlı ekip, ligin 8. haftasında evinde Sivasspor’u 4-2 mağlup ederek, ikincilik koltuğuna oturmuştu. Tabi bu başarı kupada da devam ediyor. İlk maçta İzmir Menemenspor’u 5-3, ikinci maçta ise Eyüpspor’u 7-0’la geçen Antalyaspor, iki kulvarda da yoluna emin adımlarla devam ediyor.
Nereden bakarsanız bakın Antalyaspor, bu sezon tarih yazıyor.
Milyon dolarlar harcayıp rüya takım oluşturan Galatasaray ile aynı puanı paylaşan Antalya temsilcisi, Fenerbahçe’nin de 47 maçlık iç saha yenilmezliğine son verdi. Bu galibiyetten dolayı UEFA tarafından Avrupa’da haftanın takımı seçildi. Kulüp tarihinin en golcü sezonunu yaşıyor, aynı zamanda en iyi sezon başlangıç puanını ulaştı. Kısacası her şey yolunda gidiyor.
Ancak yazımı bir uyarıyla tamamlamak istiyorum. Futbolun şakası yok. Bu nedenle işi ciddiye almak gerekir. Futbolcuların rehavete kapılmaması için yönetim ve teknik heyete büyük görev düşüyor. Şuan ki ciddiyetin devam etmesi halinde Antalyaspor’u çok daha güzel günler bekliyor.